Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Meltem

Meltem
@okuyansirine
81 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
12 Eylül 1980 darbe sabahı...
O sabah, nereye doğru gittiğini bilmeden yola çıkan bir yolcu gibiydi Türkiye.
Sayfa 15 - Yeniinsan YayıneviKitabı okudu
Reklam
İnsanlar depolitize ediliyordu. Her şey serbestti ama siyaset konuşmak yasaktı. Bana ne, ben mi kurtaracağım ülkeyi, büyükler düşünsün, cümleleri ağızdan ağıza geziyordu. Ne zaman biri bir şey söylemeye kalksa , o günlerin en moda cümlesi söyleniyordu. "12 Eylül öncesine mi dönmek istiyorsun?"
Sayfa 159Kitabı okudu
Yalancıktan tiyatro
Başbakan tesadüfen partisini yürekten destekleyenlerin evine giderdi. Çok şanslı olduğundan, hiç muhalefete oy veren birinin evine gittiği olmamıştı. Televizyonlar, kapı açılıp Başbakan'ı gördüklerinde ev halkının "Aaaa Başbakan gelmiş!" dedikten sonra sevinç çığlıkları attıklarını tüm Kumanya'ya gösterirlerdi. Ailenin haberi yoksa içeride kamera ne arıyor?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Büyük yalanlar küçük insanları çok kolay kandırır, önemli olan o yalanın ne olduğu değil, nasıl söyleneceği, söylenirken de yardımcı yalanlarla nasıl destekleneceğidir.
Bolivya yerlileri 1952'de yapılan devrimle haklarına kavuşuncaya kadar pongolar köpeklerle bir arada uyur, köpeklerin yemek artıkları ile beslenir, beyazlarla konuşabilmek için yere diz çökerlerdi.
Reklam
Bu kadar basit yalanlara nasıl oluyor da inanıyorlar diye düşünürdü hep. Ama ülke yıllardır yalan üzerine inşa edilen haberleri okuyup dinliyordu.
Tek gerçek vardı, birileri Rumları istemiyordu İstanbul'da ve o birileri yüzünden vatanlarını terk etmişlerdi. Hangi şehir İstanbul kadar güzel olabilirdi Nikolai için ama bir şeyler olmuştu ve o bir şeyleri yapanlar yüzünden hiç bilmedikleri, köklerinin olmadığı Atina'da yaşamak zorunda bırakılmışlardı.
Çiçek Pasajı'nda Madam Anahit'in akerdeonunu dinleyen kaç şanslı kaldık?
Magnolia bozuk bir Türkçeyle, " Benim güzel Manolyam..." diye rica edince, Madam Anahit her zaman meşhur olan bu güzel şarkıyı zevkle çalmaya başladı. Magnolia bu şarkıyı ilk kez bir başkasından dinliyordu. "Ne kadar güzel!" diye düşündü ve eşlik etmeye devam etti. Koklamaya kıyamam... Benim güzel Manolyam...
Komşuluk
Mahallenin Rum sakinleri camlar kırılınca kaçmış. Hocanın evine sığınmışlar, o da almış camiye getirmiş. İçeride insanlar korku içinde, suspus oturuyordu. Dışarıdan geçenler fark etmesin diye ışıklar kapalı tutuluyordu.
Sayfa 167Kitabı okudu
Evren Paşa işkence iddialarını yalanlamış, bunların uydurma ve birlik beraberliği bozmak, asker ile halkın arasını açmak için atılan iftiralar olduğunu defalarca söylemişti. Hepsi dış güçlerin, anarşistlerin ve bölücülerin oyunuydu. Ama bunu söylerken "asmayacağız da besleyecek miyiz?" diyen de yine Kenan Evren'di.
Reklam
Gözlerim bağlı koridorda beklerken kaç kişinin dokunduğunu, elle taciz ettiğini, küfürler ettiğini hatırlamıyorum demişti Semra. Elle, copla, cinsel organ ile taciz başladığında "küfür etsinler, baksınlar yeter ki vücuduma dokunmasınlar" demeye başlamışlar.
Sayfa 181Kitabı okudu
Gözlerinin kapalı olmasının onun korkutulması ile uzaktan yakından ilgisi yoktu. Bu sadece işkence edenlerin aldığı basit bir önlemdi. Tek şeyden korkuyorlardı çünkü; teşhis edilmek. Yaptıklarının insanlık dışı olduğunu biliyorlardı ve ileride bu suçtan yargılanmamak için işkence yaptıkları kişiler tarafından görülmemeleri gerekiyordu. Böylece kurbanlar kimseyi suçlayamayacaktı.