Birinci tekil şahıs ağzından anlatılan bu kitap,
Attila İlhan’ın “Üçüncü Şahsın Şiiri”nde olduğu gibi aşkta üçüncü kişi olanların romanıdır, sevgide gurur engeline takılanların romanıdır ve tabii ki yoksulluk, hastalık ve aşağılanma ile ezilenlerin romanıdır.
Eserde
Fyodor Dostoyevski’nin romancılık kariyerinin başlangıcından izler görülür.
Fyodor Dostoyevski, bu romanında da insan ruhunun inceliklerini ustalıkla aktarmış.
Kitabı genel olarak değerlendirdiğimde
Yeni tanışılan herhangi bir insan hakkında çok iyi bir görüşe sahip olmaktan özenle kaçınılmalıdır; yoksa, çoğu durumda olduğu gibi, insan kendisini utandıracak ya da zarara sokacak bir biçimde hayal kırıklığına uğrayacaktır.