Hızlı okumanızı geliştirmek istiyorsanız mutlaka almanız gereken bir kitap. Çünkü bu kitaba harcadığınız her saniyede midenizin bulandığını fark edince en kısa sürede bitirmek için kendinizi geliştirmek zorunda kalıyorsunuz. Adamın sorunlu olduğunu düşündürten düşünceleri, hastalıklı sevgisi, bazı cümleleri... "Bir mısra için bir divanı hatmetmek" düşüncesi yüzüne zorla okudum. Okumayın, okutturmayın, sağlıklı kalın.
Başlarda klasik Stefan okuduğumu düşündüğüm için özür dilerim senden sevgili kitabım. Daha nasıl sonlar yazabilir ki diye düşünüp bir miktar ümitsizdim. Sonunda kalbimi bıraktım. İnsanın hayatında dönüm noktalarına inanan biriyseniz okumanızı öneririm.
Olağanüstü Bir GeceStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023144,1bin okunma
2 sayfa okudum daraldım, ara verdim, 2 sayfa daha okudum daha da bunaldım. Ara verip 'ha gayret' diyerek 2 sayfa daha derken yarım bıraktım. Gözlemci bakış açısı ile yazılmış bu yüzden cümleler çok sığ. Okurken sürekli ardı ardına "yaptım, ettim, oldu, bitti" tarzı cümleleri, buna bağlı olarak alelaceleye getirilmiş bir üslubu var, aynı zamanda özensizlik de hissettim. Konunun giderek akıcılaştığını söyleyen insanları dinleyerek devam etmek istedim ancak üslubu çok rahatsız etti. Gözlemci bakış açısı benim sevdiğim bir tarz değilmiş demek ki.
Sadece şu alıntıyı sevdim: "Aklımızın almayacağı bazı şeyler vardır. Adalet duygumuzu aşan şeyler. Bu işin doğrusunu yanlışını biz söyleyemeyiz, bizim yargımız burada işlemez."
Bir Kuzey MacerasıJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202119,6bin okunma
Tarzınız uymadı sanırım. Benim çok iyi bulduğum bir yazar. Eserlerinde gerçekliği yakalamaya çalıştığını düşünüyorum. Martin Eden ve Yıldız Gezgin i kitapları da herkesin belki okumakta zorlanacağı kitaplar ama bence çok değerliler. Stefan zweig da benzer tarzda gelir bana. Bu tarz kalemlerin çok severek okunduğunu söyleyemem. Zevk meselesi.
Stefan Zweig' a bayılıyorum. Psikoloji ve çözümlemelerine ağırlık vermesi ruhuma çok dokunuyor, ilgimi çekiyor. Ancak Jack London sadece gözlem yaptığı için ruhuma dokunan bir şey bulamamak çok sıktı beni. Tarz meselesi tabi ki
DEHB, disleksi, anksiyete ve sinestezi tanısı almış olan Eylül'ün kendi hayatını anlattığı bir kitap. Eğitimci ve ebeveyn farkı gözetmeksizin herkese öneririm çünkü bilinen teorik bilgiler ile bu farklılıkları yaşayanların hissettiği, hayata bakış açısı aynı değil, eksikliklerimiz var ve yaşanmışlıklar.
"Aptal herhalde daha sağını solunu bilmiyor, Allah'ın sakarı insan sürekli kafasını çarpar mı, ne kadar tembelsin hiç ders çalışmıyorsun, bu kadar sürede bir harfi nasıl öğrenemezsin, çok unutkansın"
Bazen sandığımızdan daha çok farklılıklara sahip olabiliyorlar. Onlar ne aptal, ne sakar, ne unutkan ne de tembel. Sadece DEHB'li, disleksili bireyler. Ve onlar sadece ailelerinin çocukları, öğretmenlerinin öğrencileri değil toplumda var olan, yaşayan, her gün gördüğümüz insanlar. Ve bizler, onları anlamak, kendimizden saymak zorundayız. Bu yüzden onları anlamak ve hastalıklı görmemek için de bu kitabı okumalıyız ♡