Kadınlar sokakta avaz avaz bağırmazlar. Hele bu ülkede. Kadınlar ölürken bile etekleri açılmasın diye uğraşır ve evde yapayalnızken bile sutyen takarlar.
Hangimiz hayatımızın bir döneminde kendimize yeni bir hayat istememişizdir ki. Sürprizlerle dolu ve eskisine hiç benzemeyen, yeni, yepyeni bir hayat, yeni yepyeni bir kimlik.
Savaşın suçlusu mu olurmuş? Savaşın kendisi suçtur. Dost da, düşman da savaşta topyekun kurban. Kendinize gelin hakimler! Kimi yargılıyorsunuz? Vicdanı mı? Vicdan hiç yargılanır mı? Öldürmenin haklı nedenleri ya da haksız nedenleri olabilir mi ki öldürenleri ikiye ayırıyorsunuz? İyi niyetli meşru katiller ve kötü niyetli katli vacip katiller diye. Tüm katiller kurbandır. Kurbandır. Kurbandır. Hakimler savaş suçlusu savaşan değil, savaşı çıkarandır! Gücünüz yetiyorsa onları yargılayın burada!
Ama yine de neticede herkes ölür. Aciz ya da gaddar. Adil ya da düzenbaz. Vicdanlı ya da vicdansız. Herkes neticede bir gün ölür. Bütün iktidarlar yıkılır.
Doğduğu yerde ölen insanlar şanslıdır. Hiç göç etmeyenler. Kaçmak zorunda kalmayanlar. İlk soludukları havayla son soludukları hava aynı olanlar… şanslıdırlar. Sonra çocuklarını hiç kaybetmemiş ve hayatı boyunca hiç savaşın ortasında kalmamış olanlar. Onlar da şanslıdırlar.