Pandora

Pandora
@pandorapandora
12 okur puanı
Ağustos 2019 tarihinde katıldı
“Bana filozof demeni yasaklıyorum,” dedi Sandro, iyice kısık bir sesle. “Senin felsefe profesörü olduğunu sanıyordum.” “Felsefe profesörü ile filozof birbirinden alakasız şeyler.” Hamağa uzandı. Çok sinirlendiği belliydi. “Şey... Fark ne peki?” diye sorma cesaretini buldu Krakus. Sandro gözlerini kapatıp sustu. Krakus bir an ne yapacağını bilemedi. Gitmeli miydi yoksa cevap mı beklemeliydi? Sonunda Sandro sessizliği bozdu. “Küçükken okula gittin mi sen?” “Eee, şey, biraz...” “Biyoloji dersindeki eşeyli üreme konusunu hatırlıyor musun?” “Hâlâ hatırladığım tek şey belki de...” “Peki sana bunu öğreten öğretmeni hatırlıyor musun?” “Bayan Da Silva. Adı buydu...” Krakus, bu dersi mümkün olduğunca soğuk tıbbi terimlerle anlatmak için çabalayıp duran yaşlı öğretmeni hâlâ hatırlıyordu. “Anlattığı konuyu iyi biliyor muydu?” “Şey... Evet, sanırım.” “Peki, bu onu bir seks budalası mı yapar?”
Sayfa 66
Reklam
“Yayının başına geleni öğrendim,” dedi Krakus. “Gerçekten yazık! Bütün yaylar içinde en güzeli, en büyüğü, en süslüsü seninkiydi. Senin adına üzüldüm. Herkes sana imreniyordu muhakkak... Yayını özlüyor olmalısın.” Adam hem şaşkın hem de eğlenmiş bir ifadeyle ona baktı. “Neden söz ediyorsun?” “Yayından elbet.” “Benim yayım yok.” Krakus yutkundu. Adamın onunla alay etmek ister bir hali yoktu. O halde neden inkâr ediyordu ki? “Daha dün seni yayınla görmüştüm. Muhteşem, göz kamaştırıcı bir yayın vardı...” “Dün belki ama bugün yok. Böyle,” dedi dünyanın en sakin haliyle. “Üzgün olmalısın, inkâr etme! Hiç olmazsa biraz hayal kırıklığına uğramışsındır!” “O şey yok artık. Olmayan bir şey için neden hayal kırıklığı yaşayayım ki?” Krakus öfkelendi. “Dün vardı ama!” “Ama dün artık yok, dostum. Bugündeyiz, sadece bugün var.”
Sayfa 53
“Tedavi edilmeyen bir nezle bir hafta sürer, tedavi edilen nezle yedi gün.”
Sayfa 22

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Yıllar yaşlı adamın yüzüne içindeki iyiliği kazımıştı. Derin kırışıklıkları ruhunun güzelliğini ortaya koyuyordu. Gözleri yoğun bir ışıkla parıldıyordu. Korkunun ne olduğunu çoktan unutmuş olanların sahip olabildiği sonsuz sevginin ışığıydı bu.
Sayfa 18
“Şifa bulduğunda asla gururlanmaman gerektiğini unutma. Yoksa acı çeken kişiden çıkardığın kötülük sende kalır.”
Sayfa 17
Reklam
Yurtseverlik büyük bir erdem olarak sunuluyor, ama dikkat, hangi yurtseverlik? Zaten küçük ve pek de hayatın lütfuna nail olamamış topluluklarda görüldüğü gibi, aynı köyde doğmuş ve ortak anılar ve davranış biçimleriyle oraya bağlı olan insanlar arasındaki kardeşlik duygusu mu kastediliyor bununla? Hayır, böyle bir şey söz konusu değil. Hedeflenen, kişilerden ve kişilikten soyutlanmış bir yurtseverlik, bir bayrağın anı-şanı ve yayılması uğruna yurttaşça el ve güç birliğinin ifadesi kollektif bir mitos, öyle ki yarışma alanlarında söz konusu bayrak önde taşınabilirse, bundan sağlanacak avantajlardan her yurttaşın payını alacağı varsayılıyor. Özetle, yüceltilmiş, “idesel”, yurttaşların birbirlerini sevmelerini ve yardımlaşmalarını değil de daha çok o mistik bayrağın anı-şanı uğruna birbirlerinin boğazına sarılmalarını öngören bir yurtseverlik.
Sayfa 17
Kültür kutlayıcıları [dünyadaki] insan sayısının büyüklüğüne ve düşünce ürünlerinin sayılamazlığına yeterince kafa yormuyorlar. Düşünceyi dile getirmenin yazmak, ve özellikle güzel yazmak dışındaki bütün öteki yollarını yeterince hesaba katmıyorlar. Güzel yazılmışın dışında işe yarar düşünce bulunmadığına çocukça inanarak, kütüphaneyi baştan sona elden geçirince, bütün çağlarda düşünülmüş her şeyin toplamını ele geçirdiklerini sanıyorlar. Bütün alanlarda görülen bu fazla kolaycı eksiksiz sayma ve envanter çıkarma özlemi, kültür adamlarının tipik davranışıdır; bunlar dünyayı küçük, yalın, sökülüp takılabilir, kataloglanabilir görürler. Korunmuş eserlerin seçimi her zaman, her çağda, hep kültür adamları tarafından yapılmıştır; ve bizim bugünkü kültür adamlarımızın da bu seçimin ne kadar tarafgir, daha baştan ayıklanmış niteliğinin bilincinde olmamak gibi bir eksiklikleri vardır. Özellikle, kitap yazanların sayısının, kitap yazmayan ve bu nedenle düşünceleri kütüphane fişlerinde boşuna arayanların sayısına oranla ne kadar küçük olduğunu iyi akılda tutmaları gerekirdi.
Sayfa 14
Geçmiş çağlardan günümüze dek korunabilmiş birkaç zavallı olay ve birkaç zavallı eserin mutlaka o devirlerin düşüncesinin en iyi ve en önemli örnekleri olduğu fikri, çocukça bir fikirdir. Bunların korunmuş olması, sadece küçük bir aydın çevresinin, bütün diğerlerini eleyerek bunları seçip alkışlamış olmasının sonucudur.
Sayfa 14
Sanatsal üretime toplumsal açıdan övgüye değer bir öznitelik atfetmek, sanatı onurlandırılması gereken bir toplumsal işlev haline getirmek, sanatın anlamını vahim derecede çarpıtır, zira sanatsal üretim özüyle ve ödünsüzce bireysel bir işlevdir, ve dolayısıyla her türlü toplumsal işlevle uzlaşmaz karşıtlık halindedir. Olsa olsa toplum karşıtı ya da -en azından- topluma kayıtsız bir işlev olabilir.
Sayfa 9
Reklam
Toplum düzenine karşıt olan kapris, bağımsızlık, başkaldırı gibi davranışlar bir etnik grubun sağlığı için en lüzumlu şeylerdir. Topluluğun sağlığının iyilik derecesi, kuralları çiğneyenlerinin sayısıyla ölçülecektir. Katılma, boyun eğme zihniyeti kadar kafayı kemikleştirici bir şey yoktur.
Sayfa 9
108 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.