Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Persephone

Kitaplığımdaki kitaplar bile bitap düşmüştü. Okuduğum ve okunmayı bekleyen bütün kitaplar, olmayı umduğum insanı yaratmaya, biçimlendirmeye çalışmaktan bitap düşmüşlerdi.
Reklam
Artık genç değildim, unutulmaz şeyler yaşamıyordum, bunun yerine yaşadıklarımı tekrar tekrar hatırlıyordum: jetonları, pulları örneğin, kasetleri, öğrenci derneğinin düzenlediği piknikleri, bir zamanlar hayran olduğum Yüzyıllık Yalnızlık'ın giriş cümlesini... Hatırlamaktan yaşamaya vaktim ve takatim kalmıyordu. Aslında böyle biri olmayı hiç istemezdim, istememiştim.
"Saatler masumdur," diyor. "Günler, aylar masumdur. Ama sonunda hepsi bir olup karşısına çıkan her şeyi öldürür. İnsan yine de bu kumarı sürdürür."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Yaşadığımızı anlamak telaşıyla..." diyor sakallı genç. "Bekliyoruz... Varlığımıza ikna olmak umuduyla bekliyoruz... Kısacık bir an için de olsa, ölmeden az önce de olsa varlığımıza ikna olmak umuduyla..."
Siz hiç gerçek bir acıyla karşılaşmamışsınız. Annenizin hayatını çaresizce tekrar etmek ve sonunda bir eşelek gibi kalmak ne demek, bilmiyorsunuz.
Reklam
Hayatta bazı şeylerin ya biraz geç ya da biraz erken gerçekleşmesi neredeyse bir yasa gibidir.
Bir bütünlük arıyorum çünkü kendimi darmadağınık hissediyorum, dağılarak yok olacakmışım gibi hissediyorum.
Ceren'i o zamanlar tanımış olsaydım, ona anların büyüsünü küçümsememesini söylerdim. İlk önce bunu söylerdim. Göz alıcı renklerde minik küreler, derdim, mükemmellikten sersemlemiş bir halde etrafımızda dolaşıyorlar, her yerdeler.
Belki diğer insanlarla birlikte olmak da buna benzer bir şeydir. Belki çok sevdiğiniz ve takdir ettiğiniz insanlar bile Dünyaya pek de istemeyeceğiniz biçimlerde bakmanıza yol açabilir.
Sayfa 267Kitabı okudu
Badirenin ne zaman başıma geleceğini bilmemek pek tatsız bir duyguydu.
Sayfa 161Kitabı okudu
Reklam
İçimde kabaran öfkeyi hissedince bir an ona bildiğim şeyi söylememeyi düşündüm. Ne var ki bir saniye sonra elinde olmayan bir şeyden ötürü onu cezalandırmanın kötülük olacağını hissettim. Etrafını benim gördüğüm gözlerle görmemesi onun hatası değil.
Ama yine de bir şeyi diğerine tercih etmesinin, bir şeyi diğerinden daha anlamlı bulmasının insanın doğasından kaynaklandığını anlayabiliyorum.
Sanırım insan yaş aldıkça geçmişin her konuda şu andan daha iyi olduğunu düşünmeye başlıyor. Bir yüzyıl önceki yaşlılar iki yüzyıl öncesini özlüyor, iki yüzyıl öncekiler üç yüzyıl öncesini özlüyor. Her dönemde bir "andan memnuniyetsizlik" var.
Bana kalırsa biz Doğulular içinde bulunduğumuz hayatın koşullarından tatmin olmayı arzularız, elimizdekilerle hoşnut olmaya çalışırız. Bu nedenle de karanlıktan şikâyet etmeyiz, onunla savaşmak yerine onu kabul ederiz. Işık azsa azdır. Odağımızı ışıktansa karanlığa çevirir, onun içindeki güzellikleri keşfederiz.
Güzellik denen şey, hayatın halihazırda var olan gerçeklerinden doğar. Karanlık odalarda yaşamak zorunda kalan atalarımız da göz açıp kapayıncaya kadar gölgelerin içindeki güzellikleri keşfedip zamanla güzelliğe hizmet edecek gölgeler yaratmaya koyuldular.
1.330 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.