Spoiler içerir!!!
Uzun zamandır psikolojik - gerilim okumuyordum ve bu türe bu kitapla başlamak beni çok etkiledi. Şu an deli gibi kitabı düşünüyorum sanırım bir süre başka şeylere odaklanamayacağım.
Kurgu tipik bir katil - kurban - dedektif üçgeninde geçmiyor. Kurgu cinayetler üzerinden inançları, adalet sistemini, iyi ve kötüyü, insan vicdanını sorgulatıyor. İnsanların tehdit altındayken ne denli psikopatça davranmaya günah işlemeye yöneldiğini gördüm. Sayfalar ilerledikçe merakım katlanarak büyüdü bir bölümü daha bitirmeden diğer bölümü düşünmeye başladım. Bölümler arasına serpiştirilen "Şeytan İlkeleri" adlı bölümleri okurken katile çoğu yerde hak verdim hatta kitabın sonunda tüm bunları kurgulayan katille gurur duydum çünkü adaleti sağladı. Sadece Martin için üzüldüm bence o ölmeyi hak etmiyordu.
Okumanızı tavsiye ederim ben çok beğenerek ve meraktan çatlayarak okudum. Kurgunun sarsıcı bir etkisi oldu üzerimde.
"Günah işlemeden kimse vicdan azabı çekmez. Din, vicdanını sarhoş edip rahatlamanı sağlayan bir içkidir sadece! Mesele dindar olmak değil veya sonradan pişman olup dine dönmek değil; içindeki şeytanı tanımaktır! İnsanı olgunlaştıran din değil günahlardır!" (Şeytan İlkeleri 13, sayfa 647)
Tanrı'nın güzelliklerine âşık kör bir melek olmaktansa, güzelliğini kendi yaratan, hür bir şeytan olmayı seçerim.
Çünkü:
Melekler Tanrı'nın ışığıyla aydınlanır, şeytansa ışığını kendi yakar!