Çünkü hüzün dediğim zaman aslında demek istediğim şey şu: içimde çiviler, kayalar, kırık camlar ve artık konuşamadığım sözcüklerle dolu olan kara bir delik.
Bay Rochester burada değil. Burada olsa bile bana ne? Bana ne yararı olabilir ki? Artık onsuz yaşamaya alışmalıyım. Ona tekrar kavuşmamı sağlayacak şartların oluşmasının imkansız olduğunu bile bile bunu sürdürmek saçmalık ve zayıflıktan başka bir şey değil.
Bir an bile aklımdan çıkmadı. Aklım fikrim ondaydı. Güneşin bir anda dağıtabileceği bir sis ya da fırtınanın önüne katıp sürükleyeceği kumdan bir kale değil, taş üzerine kazınmış, taş var olduğu sürece asla silinmeyecek bir isimdi o.