1993'te Hartum'a gitti ve üniversiteyi orada okudu.
Arapça ve İngilizce
Ankara'da ikamet.
10 çocuk babası.
10.000 küsur kitaptan oluşan bir ev kütüphanesi.
İlgi
1.İslâm
2.Arapça
3.Tarih
4.Edebiyat
İnsanlar kitap okumayı marifet sanırlar.
Halbuki kitap tıpkı bir kadın eli gibidir:
İnsanı yoğurur;
Ya onu bir terörist kılar
Ya da kamil bir insan
Bu sebeple kitap okumak esas değildir!
Asıl olan doğru kitapların seçimidir.
Ahmet Ümit Ahmet Ümit, (Rasim Özdenören bu yazarı şişirilmiş 3. kalite yazar diye tarif eder)
Utanmadan hâlâ yorum adına iftiralarını sıralayan zavallılar!
Ne kadar da acınası haldesiniz!
Necip Fazıl 35 yaşında tövbe edip milli kimliğe bürünmüştür.
Öncesinde sizin gibi ayyaş, kumarbaz vb ahlaksızlık ve kişiliksiz idi.
Bizim tavsiye ettiğimiz basılı eserlerinin neredeyse tümü İslami kimliği ile yazılmıştır.
35 yaşından sonra hangi kumarhanede görülmüştür?
Hangi eserini okudunuz da beğenmediniz?
İşte memleketi sizin gibi kimliksiz Batı kölesi ve uşağı ihanet şebekelerini deşifre ederek temizleyeceğiz.
John Dundar nesli ile bir savaşımız var!
Yeni İstiklal Harbimiz!
Son 5 yıldır okuduğum Türkçe kitapların sayısı ve yazarları
Okumayan bir millet ve nesli yeniden kitaplarla tanıştırmak için önce hocalar doğru kitapları okumalı ve örnek olmalı
Özkan Öze okuma alışkanlığı kazanmak için ideal,
Fikir için Sezai Karakoç ve Rasim Özdenören,
Edebiyat için Necip Fazıl Kısakürek ve İsmet Özel,
Çocuklar için Hasan Nail Canat,
Şiir için Necip Fazıl Kısakürek ve Abdurrahim Karakoç,
Sosyoloji için Cemil Meriç ve Nureddin Topçu,
İslâmî kitap olarak Nureddin Yıldız ve Mehmet Yaşar Kandemir,
Hatıra ve söyleşi için Ali Ulvi Kurucu ve Abdurreşid İbrahim,
Söyleşi için Adem Özköse ve Fuad Sezgin,
İç dünyamız için Ahmet Yüksel Özemre, Barbaros Hayrettin Paşa hatıratı ve Mahmud Esad Coşan okunmalı...
İsmet Özel , hayatta kalan tek gerçek edebiyatçı ve düşünürümüz.
Türkçeyi en üst seviyede kullanan bir yazarımız.
Fikri ise aklı gerip zirveye çıkardıktan sonra tahtına oturtan bir mütefekkirimiz yani düşünürümüz.
Merhum
Sezai Karakoç 'tan geriye sadece o kaldı.
Büyüklüğünü görmek ve anlamak için sadece aşağıdaki kısa paragrafını okumak yeterli.
Peki, ne anladık?
-----------------
Nerede olduğumuzu bildiysek, orada olmayı seçmişizdir aynı zamanda. Konu ne olursa olsun cehalet içine gömülüşümüz seçme yapmaya güç yetiremeyişimizin bir sonucudur.
Neredeyiz?
Olduğumuz yere bir ad verilmemişse ne orada ne de başka yerdeyizdir.
Bulunduğumuzun yerin bir adı olması, bu adı bizim bilmemiz her şey değil. Bu kadarı bize kişilik kazandırmayacaktır.
Kişi sayılmamız için kendimizin de bir ad taşıması şart.
Dahası, kendi adımıza kendimiz ulaşmamız lazım.
Bunun için de üstümüzden birçok örtü kaldırmak gerekiyor.
Hâlbuki üstümüzü her gün bir kat daha örtüyorlar.
Yukarıdaki yazıda iki nokta var:
1. Yerimizi yani safımızı belirlemeliyiz.
2. Kalıcı kimliğimizi belirlemeliyiz ki bir şahsiyetimiz, yani kişiliğimiz olsun.
Benim safın; Müslümanların safıdır.
Kimliğim yani adım da Müslümandır.
Nerede olduğumu bildiğim gibi, nerenin ve neyin karşısında olduğumun da farkındayım.
Mesela tüm izmlerin karşısındayım.
FETÖ, PKK, DHKP-C, DAİŞ vb tüm ihanet şebekelerinin karşısındayım.
LGBT türü tüm sapkınlıkların karşısındayım.
Sömürü ve sömürgeci, işgal ve işgalci, despot ve despot yardakçılarının karşısındayım.
Ne olduğumu bildiğim gibi, ne olmadığımı da biliyorum.
Eyyamcı, menfaatçi, yalaka, hain, korkak değilim mesela...
Gerisi dam üstünde saksağan.
Ya siz?