O karışık, düzensiz çağın insanları böyleydi: Sağlam kaleler, şatolar kurmazlar; saman örtülü, derme-çatma evciklerde barınırlardı."Emeğimize de yazık,paramıza da. Yarın Tatarlar akın edip yakacak değil mi?" derlerdi.
Dışarda ağaçların yapraklarını oynatarak esen bir sonbahar rüzgarı, bu ölüme mahkum yaprakları henüz koparamıyordu. Bu minimini yeşil mevcudiyetler bile içlerinde bu kadar kuvvetli bir mücadele ve mukavemet kabiliyeti taşırlarken, kendisinin karanlık düşüncelere dalması doğru olamazdı.