"Mustafa Kemal o gün çok heyecanlıydı, uzun zamandır onu böyle mutlu görmemiştik. Birazdan "10. Yıl” konuşmasını yapacaktı. Halkıyla birlikte kurduğu cumhuriyeti onuncu yaşına getirmişti."
"Hassas, hayalperest, şiir seven her genç kız gibi ben de dünyada en büyük saadetin yalnız sevmek ve sevilmekte olduğuna inanırım. Bence hayatımda en büyük, en mukaddes şey ancak aşktır, fakat hoppalık edip deli gibi rastgele bir adamı sevip de iki gün sonra ya aldandığımı anlayıp yahut bıkıp, dönme dolap oynar gibi sefil ve murdar tecrübelerde sürünmek izzetinefsimin tahammül edemeyeceği bir alçalmadır. Evet, ben de sevmek ve sevilmek isterim, fakat isterim ki seveceğim adam aşkıma ve bana layık olsun ve daha isterim ki o sevdiğim adama üzülmeden, pişman olmadan hayatımı ölünceye kadar geri almamak üzere vereyim."
Sayfa 6 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
“Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku... Ben şimdiye kadar her şeyden çok kitaplarımı severdim. Bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim ve kitapları beraber seveceğiz. ”
Eylülden daha ne beklenir! Eylül malum ya hüzün ve matem ayıdır.
(spoiler içerir)
Türk edebiyatının ilk psikolojik romanı olan ve Mehmet Rauf'un “İlk eserim son üstadıma” diyerek Halit Ziya’ya adadığı Eylül, karakter çözümlemesi harika, yazım dili kusursuz bir eser. Konusunu döneminde ilgi gören yasak aşktan alan eser, üç ana karakter çevresinde gelişmiştir.
Evli bir çift olan Suat ve Süreyya,