Ah! Bu bârân-ı elmas...
Bahçenin durgun havasını dağıtan içinde bir aşk esintisi, sıcak ve baygın bir nefes gibi sanki ta göklerin sezilemeyen yüksekliklerinden dökülen bu nağmeler...
Sözde, senden kaçıyorum dolu dizgin atlarla
Bâzan sessiz sedasız ipekten kanatlarla
Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla
Karşıma çıkıyorsun en serin imbatlarla
Adını yazıyorum bulduğum fırsatlarda
Yüreğimin başına noktalarla, hatlarla
Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla ..