Ama Mary her zaman uzağı göremeyen biri olmuştu. Her zaman bir bulanıklık içinde yaşadı. Onu neyin ya da kimin beklediğiyle ilgili gerçek görüntüyü asla göremedi. Düşünce yapısı da aynı durumdaydı, ileriyi göremiyordu. Hatta defalarca burnunun ucundaki şeyi bile görmemişti. Hep görmek istediği şeyi görmeyi, inanmak istediği şeye inanmayı seçmişti.