Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Alparslan Atabay

Alparslan Atabay
@septikfelsefeci
Dum vivimus vivamus
Felsefe Öğretmeni
Lisans
İstanbul
305 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Hurşîd-i ezelden nasıl ister ki haberdâr Olsun daha bir zerreyi derk etmeyen efkâr? Daha bir zerreyi anlayamayan fikirler, Ezel güneşinden haberdar olmayı nasıl isteyebilirler?
Reklam
Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem; Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım !

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Alparslan Atabay

Alparslan Atabay

, bir kitabı okumaya başladı
Safahat
SafahatMehmet Akif Ersoy
9.3/10 · 6,3bin okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Kategoriler - Önermeler
Kategoriler - ÖnermelerAristoteles
7.5/10 · 351 okunma
Reklam
bilgi bilinir olanı ortadan kaldıramaz; çünkü bilinir olan olmadığında bilgi de yoktur.
Bilinebilenin bilgisine bilgisine bilgi, bilgi ile bilinebilene de bilinebilen; duyulabilenin duyumuna duyum, duyumla duyulabilene de duyulabilen diyoruz.
Gerçekte, hükmü doğru veya yanlış kılan, hükmün zıtlar olmaya elverişli olması değil, nesnenin gerçek oluşu veya gerçek olmayışıdır.
354 syf.
·
Puan vermedi
·
18 günde okudu
Türk Tefekkürü Tarihi
Türk Tefekkürü TarihiHilmi Ziya Ülken
8.7/10 · 78 okunma
Reklam
Fütüvvet babadan oğula intikal etmez: "Bir kişi desekim benim atam Yiğit başıdır yahut Ahî idi Şeyh idi, ben dahi Şeyh veya Ahî olurum diyebilur mu, olmaz. Bana ceddimden veya atamdan mirastır ve vasiyettir demeye kadir olamaz. Oğul atadan kuşak kuşanmak dürüst değildir. Eğer atası Peygamber dahi olsa anı cennete iletmezler, kendi de olmayınca." Ahîlik bu surette diğer birçok tarikatlardan ayrılır. O, bir mânâda tam bir demokrasi hareketidir. Şu kadar var ki muasır demokrasilerin rekabeti yerine ahlâkî ve iktisadi tesanüdü prensip olarak almıştır.
Sayfa 303Kitabı okudu
İbn-i Sînâ'dan sonra felsefe ve mantık tetkikleri büyük bir inkişaf kazanmak üzere idi. Onun eserleri her tarafta okunuyor, tenkit ve şerhediliyordu. Fakat bu inkişafı iki hadise durdurmuştur: Biri Gazalî'nin kelam sahasındaki hücumları, diğeri Cengiz istilasıdır. Bu istila Harzem ve Horasan'daki ilim faaliyetini durdurmuş; ilerde göreceğimiz gibi Türk riyazîyat ve ilminin inkişafına mühim bir fasıla vermiştir. Bununla beraber Moğollar İran'a yerleştikten sonra medenî muhite intibak ederek tekrar fikir hayatını himâye etmeye başladılar. Hulagû; Alamut kalesinde İsmaililerin elinde mahpus olan Nasıreddin Tusî'yi kurtararak Meraga rasathanesini kurdurdu.
Sayfa 173Kitabı okudu
Ahî olmak ve peştemal kuşanmak için müsbet ve menfi yedişer şarta riayet etmek lazımdır. Evvela yedi fena hareketi bağlamak ve sonra yedi güzel hareketi açmak lazımdır. Ahîlik nazarında bu yedişer fazilet ve rezilet şunlardır: 1-Hasislik kapısını bağlamak ve lutûf kapısını açmak. 2- Kahır ve zulüm kapısını bağlamak, hilim ve mülayemet kapısını kaçmak. 3- Hırs kapısını bağlayarak kanaat ve rıza kapısını açmak. 4- Tokluk ve lezzet kapısını bağlayıp açlık ve riyazet kapısını açmak. 5- Halktan yana kapısını bağlayıp Haktan yana kapısını açmak. 6- Herze ve hezeyan kapısını bağlamak marifet kapısını açmak. 7- Yalan kapısını bağlamak ve doğruluk (Sıdık) kapısını açmak. Fütüvvetnâmeye göre ancak bu yedi fazileti kazanan insan Ahî olabilir.
Sayfa 302Kitabı okudu
Kutadgu Bilig kadın hakkındaki telakkisinde de Oğuz töresinden ayrılmıştır. Evvelce gördüğümüz gibi Orhon kitabelerine göre kadın ailenin mürebbisidir. Ocağın temeli, bilgili ve tecrübeli bir insandır. Onun bu hâkim rolü Türk kozmogoni ve hikmetine aksetmiştir. Halbuki Kutadgu Bilig'e göre kadın bütün fenalıkların menbaı, vefakârlık ve fazilet hislerinden hemen tamamıyla mahrum olup evde hapsedilmesi ve bilhassa umumî hayat işlerine katiyyen karıştırılmaması lazımdır. Kadın hakkındaki bu fikirleri aynıyla Nizamülmülk'ün Siyasetnâme'sinde de görmüştük. Çok iyi anlaşılıyor ki harem hayatı ve bir nevi peche originel telakkisinin ve Türk kozmogoni ve hikmetinin kendine mahsus vasıflarını örtecek bir hal almıştır.
Sayfa 171Kitabı okudu
Ahîlik, dinî-iktisadî bir teşekküldür. Anadolu dışındaki Türkler arasında da rastlanan bu teşkilatın en fazla VII. asır zarfında Anadolu Selçukîlerinin inhilaline doğru ehemmiyet kazanmaya başladığını görüyoruz. VIII. ve IX. asırlar içerisinde Selçuk devleti yerine küçük beyliklerin kâim olduğu ve Osmanlı İmparatorluğu'nun henüz Anadolu siyasî vahdetini kazanamadığı zamanlarda Ahîlik yarı siyasî mahallî teşekküller halini almış, bazı yerlerde hükümet kuvveti yerine geçmiştir. Ancak Osmanlı İmparatorluğu nüfuzunu Anadolu ve Rumeli'de tamamıyla tesis ettiği zaman artık bu teşkilat da lüzumsuz kalmış ve kendiliğinden inhilale başlamıştır.
Sayfa 299Kitabı okudu
2.887 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.