Okumak acısını alır mı insanın?
Yoksa deniz suyu içmek gibi içtikçe susuzluğumuz dinsin diye daha çok susatmaz mi bizi?
Kapansın diye umut ettiğimiz yaralarımızı kanatmaz mi daha da fazla?
Ama bazen çarelerde çaresizliklerin içinde saklı değil mi?
Bir sarkacın ucundaymışım gibi bazen hayat umut dolu sevgi dolu sevinç dolu bazen sonsuz bir hüzün keder ve yalnızlık duygusu...
Bütün mevsimler güz, vakitler ikindi
Turuncu bir sis inmiș gözlerinin burcuna
Durarak ve uzun uzun bakıyor her şeye...
Kimseler fikrini sormuyor nicedir
Çoktan çıkmış hükmünden çocukları
Korkarak basıyor evinde bile yere...
Suyu seviyor en çok, kiraz ağacını, bahçedeki cevizi
Çocukların oyunlarını bir de
Kaldırıp topraktan başını uzun namazlara duruyor
Birazcık saygı giderayak dünyadan beklediği...
....
Ey hüzün..
Çocuğum benim, annem, efendim
Ay buluttan sıyrılır, sulara gün vurur
Gibi ince, ışıklı, sevinç içinde
Çekip alsam bütün camlardan seni...
pazartesi var, cumartesi.. huzur ertesi, hüzün ertesi.. ertelerdir ömür. ve ölüm, ömür ertesine geçmektir. yaşamın yarınıdır aslında ölüm. ölümün dünüdür ömür. her şeyin ertesi var iken haddini aşmamalıdır duygular. sevinç de keder de... kararınca yaşanmalıdır. çünkü bir ölüm ertesi vardır her şeyi toz eden. tüm ertelerin sonudur, en'idir..