Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
pharmakos
pharmakos
@seydasein
i'm pretty much of a lone wolf. i dont like people at all, but to tell you the truth, i only like it then if i have a chance to look deep into their hearts and their mind ~bela lugosi
483 okur puanı
Mayıs 2017 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Sandman'i o kadar akıcı okudum okudum okudum ama ta ki bu kitaba gelene dek. 8. kitap çok kötü gerçekten. boş beleş hikaye dönüyor aynı 3. kitap gibi. o yüzden yarım bıraktım ve 9'a geçiyorum. belki daha istekli dönemimde döner bunu da okurum ama çok gereksiz bir sayı olmuş bu seride. maalesef sandman hayranı olarak hayal kırıklığı oldu benim için ama sandman 9'dan yola devam edeceğim.
Orhan Pamuk'tan okuduğum ilk kitap ve senaryo türünde. Yani senaryo kitabı olunca çok iyi tanıyamıyorsun yazarı ve kalemini. Senaryo metinleri daha kısa kesilmiş ve görsel olduğu için pek anlam da veremiyor insan bazı yerlerde. Üslup da pek önemli olmuyor açıkçası. Sinematik ve gerçekçi olsa yetiyor. Sadece bir hikâye ve bunun çevresinde dolanan gerçek insanlar. Bu senaryonun hikâyesi ise fazlasıyla karışık. Açıkçası anlamsız, ıssız ve yalnız bir hikâye. Hüzün duygusu ve anlamsız bir koşuşturmaca hâkim. Bir fotoğrafçı var ve fotoğraf götürdüğü bir kadın. Fotoğraflardan ilgilerini çeken bir de saatçi. Saatler... Saat kulesi. Hikâyesi olan insanlar... Issızlık ve hüzün duygusu. Ömer Kavur'la birlikte birbirlerine fikir sunarak ve Orhan Pamuk'un odasında birlikte çalışarak yazmışlar kitabı yani yazmış Pamuk. Ömer Kavur, Türk sinemasının güzel isimlerinden. O yüzden filmini de izleyeceğim, iki başarılı sanatçıdan çıkan bir eser sonuçta. Ayrıca son olarak Orhan Pamuk Nobel ödüllü bir yazarımız, birçok kitabı olan tanınmış bir kişilik; o yüzden de diğer kitaplarından da okuyup bir fikir edinmek istiyorum kendisi hakkında. Bu senaryo kitabı olduğundan edebi anlamda çok doyurucu olmasa da farklı bir hikayeydi.
Lucifer ah lucifer dedirten cilt. Bu ciltte baya şok eden şeyler oluyor. Cehennem dünyasına inanılmaz bir değişiklik geliyor. Morpheus'un depresyona girmesi, durgunluk. Spoiler vermek istemiyorum. Bunu okurken hayal dünyama ne kadar farklı bir dünya eklediğimi fark ettim. Teşekkürler Gaiman, teşekkürler Morpheus.
Okur Takip Önerileri
Merhabaa, Sandman serisinin ikinci romanıyla karşınızdayım. Aslına bu kitabı 22 gün değil sadece 2 günde okudum. O nasıl oluyor anlatayım. Serinin 2. çizgi romanı ilkine göre daha karmaşık ve biraz daha sıkıcıydı diyebilirim. Sıkıcı değildi de ilkine nazaran daha az beğendim. İlk oturup belli bi yere kadar okuduktan sonra elime bile almamışım. Bunun sebebi hem uyuşukluk hem de Morpheus'un bu romanda az görülmesiydi, en azından başlarda öyleydi. O yüzden isteğim uzunca bir süre gelmedi ama biraz beyhudeymiş bu yaptığım. Zaten sonradan Morpheus fazlasıyla olay örgüsüne dahil oldu ancak yine anlam veremediğim bazı karakterler işin içine girerek romanı uzattı. Yani mesela "ölmeyi hiçbir zaman, hiçbir koşulda istemeyen" bir adam katıldı romana dördüncü bölümde ve karakteri sevsem de bu yüzyıllarca yaşamasına izin verilen adamın olayı niye bu kadar uzun geçti çizgi romanda anlayamadım. Sandman'i çok fazla sevdiğim için ben yine beğendim ancak bu sefer mitolojik öğeler çok azdı, insan dünyasında geçtiği için biraz daha sıkıcı olmuştu diyebilirim. Ama seriye tam gaz devam!
Ya 242 gün inanılmaz komik duruyor orada ama bu kitap öyle aldım açtım bir haftada okudum kitabı değil. Wiccan olan insanlara ya da wiccan olmasanız da frekanslara ve enerjiye önem veren insanlara hitap ediyor. Hayatınıza güzel enerjileri çekmeniz için bir rehber gibi düşünün. İçinde çeşitli ritüeller, majiler ve bayramlarda yapmak için yemek tarifleri, meditasyonlar vs var ve ben bunların çoğunu yaptım. Gerçekten her pagan, vikan ve bu tip inançlara ilgisi olan insanlar bu kitabı yanında bulundurmalı. Gerçekten 1 yılda birçok şey yaptım ve şu an hem kendime hem doğaya hem de hayvanlara daha bilinçli ve bütün olma duygusunu hissederek, korkusuz bir şekilde sevgiyle yaklaşıyorum. Hayatıma güzellik ve ışık kattığın için teşekkür ederim Sevgili Dırahşan. Katıldığı birkaç yayını izlemiştim, inanılmaz tatlı ve çok bilgili bir kadın. Sevgiyle kalın...
kitap kapağı veya adı kadar güzel değil maalesef. bir geek olarak büyük bir heyecanla kütüphanede gördüğüm an aldım kitabı ve okumaya başladım. ne geek olarak doydum ne de olay örgüsünün içine girebildim. daha kitabın ilk başından itibaren anladım aslında çok da iyi olmadığını çünkü sürükleyici olmasına rağmen akıcı bir kitap değildi ama yine de ilerledim hani olaylar daha da iyi oturur diye fakat gerçekten okuyucuyu içine çekmiyor. olayların dışında kaldım okurken. konusu babasını kaybetmiş bir geek olan danielle, baş belası bir üvey anneyle çatışırken bir yandan çok sevdiği bilim kurgu dizisini sıkı takip eder ve yeni seçilen oyuncu darien freeman hakkına bloğuna yerici bir yazı yazar. bunun üstüne bilinmeyen bir numaraya da aşık olmaktadır... okumanızı öneririm ama okumaya çok hevesli olduğunuz dönemler dışında pek saracağını düşünmüyorum.
open.spotify.com/track/7KmVz0buY...
sınavlar, okuduğum başka kitaplar derken kitabı okumam biraz uzun sürdü ama iyi de oldu, çünkü kitabı okumadım; yaşadım. genelde felsefe kitapları ya da klasikleri okuduğum için bir wattpad kitabı okumuş olmak beni de garip hissettirdi; insanlar da affedersiniz elimdeki kitaba 'mal mal' baktılar. hâlbuki wattpad kitabı olsa da diğer kitaplara çok da benzemiyor. içinde güzel şarkılar, sözler ve hikayeler var. deniz kızının hikayesi, kader tanrıçasının hikayesi, bonnie ve clyde... okumadan yargılayan kişilerden birisi olmamayı öğrendim aslında bunu okuduktan sonra. evet komik derecede saçma cümleler vardı ama genel olarak güzel hissettiren sahneler geçiyordu. özellikle kırılmış bir kız için. özgür'ün karanlık dünyası ve yaşadığı zorlukları göğüslemekten bitap düşmüş küçük aptal balık yosun'un tanışmasıyla başlayan kutsal bağlarını her genç kız severek okuyabilir. zaten müthiş bir edebiyat anlayışı beklemeden okuduğum için beni tatmin etti. genç, yorgun, var olmakta zorluk yaşayan bir kızın hüzünlü ama içten yazdığı bir romanı küçümseyemem. ya da belki fazla değiştim... müthiş bir kitap değil ama duyguları güzel.
hikaye anlatımı çok kötüydü, bir çizgi romana göre çizimler de çok kötüydü. geçen gün frankenstein'ın ntv çizgi romanını da okumuştum ve o harikaydı, gerçekten içine girip her şeyi unutup sadece olaya kapılmıştım ama dracula tam bir hayal kırıklığı oldu. bram stoker'ın romanı çok güzeldir ama bu çizgi roman kaliteli bir iş olmamış.
bu kitapta sanki thoreau, günlüğüne bir şeyler karalamış da sonradan basılmış gibi hissettim. günlük deme sebebim, bir şairin gözlemini, bakış açısını daha zengin bir şekilde aktarmasını bekliyor olmamdır. yetersiz bir şair dili ve yalnızlık üzerine yetersiz bir gözlemi olduğunu düşünüyorum. ancak kitabın güzel yanları da var tabii ki, mesela; sessiz bir sabahta veya gecede doğadan gelen sesleri içselleştirip benzetmelerle zenginleştirmesi çok ilginçti. thoreau'ya göre baykuşlar, gecenin bilge cadısı gibidir. ötüşleriyse; ancak bir mezarlığa ait olabilecek kadar ciddi ve beraber intihar ettikten sonra cehennemin cayır cayır yanan korularında dolaşırken kutsal aşkın beraberinde getirdiği acıları ve hazları hatırlayan aşıkların birbirlerini sunacağı teselliler kadar kasvetli bir ötüştür. işte yalnız bir adamın sessizlik içinde bir baykuş sesini böylesine derinleştirmesi beni oldukça etkiliyor. kitabı okurken nuri bilge ceylan filmi izler gibi hisssettiğim oldu.
hamlet, shakespeare'in meşhur eseri...
hamlet'in babası kral hamlet'in ölümünden iki ay sonra hayaletinin, oğlu hamlet ile iletişime geçmesiyle başlar her şey. hamlet, annesiyle evlenmesi üzerine zaten hoşlanmadığı amcasından iyice şüphelenir ve onu gözlemlemeye başlar. hamlet neredeyse delirmiştir... intikam almak ister. ve piyes bu çerçevede şekillenir.
tiyatro izlemeyi sevsem bile, pek tiyatro metinleri okumadım. ancak oğuz atay'a olan ilgim ve hikmet benol ile coşkun ermiş'in de tiyatroya olan ilgisi beni shakespeare okumaya itti. hamlet, edebi bir harika. ayrıca oğuz atay gibi birçok sanatçıyı etkilemiştir.
dostoyevski'nin beyaz geceler ile yufka yürekli isimli uzun hikayelerinin bulunduğu bu kitap; karamazov kardeşler, suç ve ceza, yeraltından notlar'ı önceden okuduğumdan beklentimi pek karşılamadı. insancıklar'ı da ilk kitabı olduğundan olsa gerek etkili bulamamıştım ve aynı düşüncem burada da biraz geçerli. insancıklar'dan daha çok beğendim ancak dostoyevski derinliğini yine bulamadım. konularına değinmek gerekirse; beyaz geceler bir aşk ve kırgınlık, sevmenin karşılığı olarak gelen mutlu ve saf ihanete sessiz kalmanın hikayesidir. yufka yürekli ise nişanlanacak olan saf ama zayıf bir gencin mutluluğu karşısında vicdanını rahatlatacak bir başarı, ödeme ararken ölçüyü kaçırmasıyla hüzünlü bir tablonun ortaya çıktığı bir eser. keyifli okumalar.
5 Ronin serisinin çizgi romanları çok kısa olduğu için wolverine'i okuduktan sonra dahasını okumam diye düşünmüştüm ama bunu görünce merakımı cezbetti çünkü yarı japon, müthiş güzel ayrıca çok güçlü bir kız ve papillion detayı. gerçekten okuduğuma değdi, küçük detayları çok sevdim.
Auschwitz Birkenau, Polonya'da bulunan bir toplama kampı, Yahudi öldürme makinesiydi. Günümüzde müze olarak ziyaret edilebiliyor. Fotoğraflarına baktığımda cinayetin bıraktığı bir sis misali korkutuculuk var üzerinde. Çizgi romandaki birkaç resim ise dehşet vericiydi, insanların cesetleri bir torbaya tıkılmış gibi kalabalık, üst üste... Evet bir holokost çizgi romanı, insanın tüm vahşiliğine utanarak şahit olacağımız bir eser. Çok kısa bir hikayesi olduğu için önemli olan olaylar değil burada, yapılanlar. Örneğin küllerden bahsediliyordu, kar sanılan ama aslında Yahudilerin, çocuktan yaşlıya fark etmeksizin, yakılan cesetlerinin külleri uçuşuyordu havada. Gaz odalarında birbirlerini çaresizlikten ve korkudan, yaşamak pahasına unutup kendi çocuğunu bile ezecek kadar çaresiz kalmış insanların çığlıklarını duymasanız da hissedebiliyorsunuz...
aslında kitap çok iyi bir kaynak ama kütüphaneden aldığım için üzerine yazıp çizemedigimden ve çok not almak gerektiğinden okuyamadım. açıkçası biraz da ağır. tarih kitabı olmasının yanı sıra avrupa ve abd'de bazı üniversitelerde ders kitabı olarak dahi okutuluyormuş. eğer okuyacaksınız boş olduğunuz zamanlara denk getirin. yoksa okunmuyor.
kuantum fiziğini anlamak için çok uğraşıyorum ve gerçekten anlamak zor, belli bir fizik ve matematik temeli gerekiyor. hatta kimya da. önceden de "yeni başlayanlar için izafiyet ve kuantum fiziği" kitabını okuduğum için biraz daha iyi anladım bu çizgi bilimde ama yine de pek anlaşılır değildi. flu tv'nin olmaz öyle saçma bilim serisinden kesinlikle faydalanın ki daha iyi anlayasınız. gerçekten çok ilginç bir konu. platon'un dediği gibi görünenin arkasındaki bilgi yani görünmeyenin ve sağduyuya ters olanın bilgisi. muhteşem bir şey!
