Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Nuray
Nuray
@sezenberfin
öğretmen ️
Lisans
Kars ️
Kars
793 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Modern Türk hikayeciliğinin en büyük temsilcilerinden biri olan Ömer Seyfettin'in, Bomba adlı hikaye kitabı on iki hikaye bulunmaktadır. Kitaba adını veren hikaye Balkan savaşlarının yaşandığı esnada halkın nasıl haksızlığa uğradığını anlatmaktadır. Sosyal hayatın yanı sıra şehvet ve savaş gibi konular hikayede anlatılmıştır. Kitapta ki hikayelerin konuları genel olarak birbirine çok yakın konulardır. Hikayelerde vatanı için gözünü budaktan sakınmayan kahraman askerleri çok iyi bir şekilde betimlemistir. Diğer hikaya kitaplarının aksine vatan sevgisini en yoğun olduğu hikayeler yer almaktadır.
Bahar ve Kelebekler adlı eserde 18 hikaye bulunmakta. Kitabın ilk hikayesi olan Bahar ve Kelebekler yaşlı bir kadın ile onun, torunun torunu arasında geçen olaylar anlatılmıştır. İki farklı neslin arasında ki düşünce farklarını, hayata bakış açılarını keskin bir uçurumla nasıl ayrıldığını anlatmaktadır. Hikaye ne kadar realist olsa bile mizahi yönü çok fazla...
Diğer hikayelerde yine Türkçülük duygusu, vatan sevgisi, milliyetçilik ülküsünü savunan karakterlerin hayat hikayeleri anlatılmıştır. Diğer işlenen konulardan biri ise görücü usulü evlilik, hikayelerde bunu mizahi olarak işleyerek nasıl karşı çıktığını anlatmaktadır. Diğer hikayelerde olduğu gibi bu 18 hikayede de aşk , kadın evlilik konuları mizahi yönden anlatılmıştır.Bilgisizligin insanı götürdüğü derin uçurumları ders niteliğinde hikayelerde anlatmistir. Genel olarak okuyan kişiyi hem eğlendirip hem de ders çıkarması gereken hikayelerdi.Okumak isteyenlere tavsiye edilir.
Türk edebiyatının sevilen yazarlarından olan Ömer Seyfettin'in eserlerinden biri olan Yüksek Ökçeler 17 öyküden oluşmaktadır. Kitaba adını veren Yüksek Ökçeler günlük hayattan, insanların birbirini nasıl kolaylıkla aldattıklarını mizahi yönü ağır basılarak anlatılmıştır. Diğer hikayeleri genel olarak 20 . Yüzyılın başındaki Türk ailelerinin sosyal yapısını tasvir eder. Kadın erkek ilişkilerini , yanlış evlilik sorunları , yanlış Batılılaşma , sosyal bunalimlarını hikayelerde açıkça görmek mümkündür. Mizahi ön plana alarak yanlış inanışları, taasubu hikayelerde çok fazla işlemiştir .Bu konuların yanısıra son hikayede Türklük şuuruna vurgu yapmaktadır.Kısa akıcı bir eser olmasının yanında insan her hikayede ders çıkarmaktadır.
Okur Takip Önerileri
Panait İstrati'dan okuduğum ilk eserdir . Eserde Perlmutter Ailesinin çocuklarının hayat hikayeleri yer almaktadır . Yazıldığı dönemde yaşanılan Yahudi dinine yönelik soyutlaştırmalar iyi bir şekilde anlatılmıstır.Bu ailede Yahudi dinine mensup olan bu üç kardeşin toplumdan soyutlaştırılmasını hayallerini , eğitimlerini ve aşklarını terk ederek başka ülkelere gidip yaşam mücadelesi vermesini anlatır .Fakat gittikleri ülkelerde de Yahudi dinine mensup olmaları farklı ülkede de tutunamamalarına sebep olur . Kesinlikle okunması gereken bir kitap .Kitabın bazı bölümlerinde fazla açıklamalar sıkıcı gelsede dönemin dini, siyasi yapısını görmek açısından önemli bir eser.
Kitabın adını taşıyan Mahcupluk İmtihanı eserdeki tiyatronun adıdır . Bu mizahi yönü fazla olan tiyatroda yalnis batılılaşmayı çok ince bir şekilde tenkit eder . Hırsızlığı yalancılığı mizahi bir şekilde anlatmaktadır . Kitaptaki ikinci bölüm de ise Harem adlı hikaye, Türk ailelerinin eski hayat tarzlarını , adet ve göreneklerini anlatır . İkinci hikaye olan Ant hikayesinde yazar kendi zamanında ki eğitim sistemine değinmiştir . Üçüncü hikayede köpeklerin insan ırkını nasıl bugüne geldiği hakkında bir hikayeyi anlatmaktadır . Türbe adlı hikayede 20 yıl boyunca dışarı çıkmayan kadınların abdesthaneyi türbe zannetmelerini anlatmaktadır . Genel olarak bütün hikayelerde insanların gerçek benliklerini kaybetmeden bilme , edebiyata değer vermeleri gerektiğini anlatmaktadır . Okunması gereken Türk klasiklerindendir .
Türk Edebiyatının en önemli eserlerinden olan Sarı Traktör toplumcu gerçekçi tarzda yazılan sade dili ve akıcılığıyla insanı kendine bağlayan bir roman. Romandan bahsetmek gerekirse baş karakterimiz olan Arif' in traktör almak için yoğun bir isteği ve bu istek sonucu çabasını anlatmaktadır .Romanda anlatılan köy hayatı okudukça okuyucuyu bambaşka yerlere sürüklemekte ...
Maalesef okur kitlesinin çok az olduğu bir roman , elimizden geldiğince okuyup çevremize tavsiye etmemiz gereken bir eser. Okumak isteyenler için şimdiden iyi okumalar
Kitabın ismini oluşturan hikaye imparatorluğun son yıllarında ki yasantısından özellikle batılılaşma uğruna kendi benliklerini unutan ilginç tipler başarılı kesitler halinde sunulmuştur.8 tane hikayeden oluşan bu kitapta ; ilimden anlamadığı halde , bol bol işkembeden atan ve bu görüşlerinde inat eden karakterleri tasvir eder.bazi hikayelerde yurt sevgisi , Türkçülük , milliyetçilik ülküsünü aşılayan fikirler mevcuttur .Kitapta metinler arasi bağlam çokça karşımıza çıkar . Hikayelerde çağının sosyal ve siyasal düzenine deginilir ve Türklükten uzaklaşanlari ele almaktadır. Genel anlamda hikayelerin hemen hepsi okuyucuyu tesiri altına almaktadır . Hikayelerde estetik kaygıdan çok fikirlerin okuyucuya yansıtılması görülür .
Kitap hakkında fikirlerimi belirtmeden önce yazar hakkında küçük bir bilgi vermek isterim . Mehmet Başaran , 1940 'lı yılların sonundan itibaren güçlenen köy edebiyatı hareketinin ve köy enstitülü yazarlar kuşağının en önemli yazarlarından biridir . Mehmetçik Mehmet romanı 1979 da Orhan Kemal Roman Armağanı 'nı almıştır . Romanda köy enstitülerinden mezun olmuş bir öğretmenin roman boyunca askerde yeri geldiğinde bir mahkum yeri geldiğinde ise bir asker gibi muamele görür . Romanda köy enstitülerini yıkmak ve bu enstitülerden mezun olan öğretmenlerin askerlik adı altında bir nevi cezalandırılmaları anlatılır . Romanda ki karakterimizin nişanlısıyla karşılıklı mektupları da yer almaktadır . Romanda ki dil oldukça sadedir fakat anlatım durağandır . Olay örgüsü belli bir süre sonra okuyucuyu sıkmakta. ( tabi bu benim fikrim ) Türk edebiyatında adı pek duyulmamış bir roman, okunmaya değer .
Yazarın bu aralar en ilgi çekici kitabını okumak yerine sectigim bir kitabi...
Yazarın okuduğum ilk kitabiydi . Beni etkileyen bir kitap oldu . Olay örgüsü mu yoksa gerçek bir hayat hikayesi olması beni etkiledi tam olarak emin degilim. Kahramanın çocukluktan itibaren yaşadığı aşağılama , tecavüze uğraması karakterin hayatı boyunca eksik bir tarafı olduğunu ve bunu yenmek için yaşadığı garip bir hayat hikayesidir . Yazarın diğer kitaplarını okumak için kapı aralayan bir kitap oldu .
"Kendi ismini bilmeyen kendi dilini yazmayan , düşmanlarını kardeşi tanıyan bir millet yaşayabilir miydi? Buna imkan var mıydı ? " Kitabın bütün ana fikrini anlatan , açar ifade kesinlikle en son hikayede ki bu parağraftir .Bir milletin kendi dilini ırkını vatanını bilmesi ve bu hazineyi en iyi şekilde müdafaa etmesi gerektiğini ince bir mesaj halinde öykülerinde anlatır .Vatan , kültür ,tarih yanında hakikat ve günlük sosyal yaşamın konular üzerine de insanın kendine ders çıkarmasını sağlar .
Ah Nazım hayatına ne çok kadın sığdırmışsın . Nazım ile Piraye'nin aşkını anlatan bir kitap. Büyük çoğunlukla Piraye'nin mektuplarını içermektedir .Ama mektuplar Piraye'nin kendi mektupları değildi ne yazık ki ...
Nazım Hikmet'in hayatında ki kadınları Piraye'nin dilinde anlatmıştır.Piraye'nin çaresizliğini okurken insanın kendini kötü hissetmemesi imkansız.Nazım Hikmet'in şiirlerini yazdığı ortamı ,psikolojisi anlatılmaktadır .
Kitabı bitirmek için akla karayı seçtim resmen. Kitap gerek dili gerekse olayların anlatılıs şekliyle insanı sıkacak nitelikte . Kitapta 5 bölüm bulunmakta her bölümde farklı şehir ve ülkenin fetihi anlatılmaktadır. Kitabı okurken hicbir şekilde fetih ruhunu hissedemedim . Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u fethetmesiyle baslayan kitap diger bölumlerde yine fetihlerle devam etmistir. Kitapta Fatih Sultan Mehmed'i bazı bölümlerde çok överken bazı bölümlerde çok yermiştir.
Kitabın sonunu gözyaşları ile bitirdim. İnsanı kolaylıkla etkisine alabilecek nitelikte bir roman .
Roman , karakterlerin karşılıklı mektuplarından oluşmaktadır. Okurken romanın mektuplardan oluştuğunu çoğu zaman unutuyordum .Olay örgüsünde bir bütünlük mevcut. Romandaki ana karakter olan Handan diğer Halide Edip'in kadın karakterlerine nazaran daha pasif bir roldedir. Bu romanda kadınların zayıf noktalarını duyguları ile hareket ettiği görülmektedir. Handan karakterinin ilk aşkını ,mutsuz evliliğini ve mutsuz evliliğinin getirdiği iç buhranları açıkça görülmektedir. Roman dili biraz ağır olmasının yanı sıra sürükleyici bir roman niteliğindedir.
