Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Çeviri Şiirler

Çeviri Şiirler
@siirceviri
19 okur puanı
Mayıs 2021 tarihinde katıldı
ANDREY VOZNESENSKİ - İLK BUZ
Telefon kulübesinde titriyor bir kız Büyük mantosunun içine gizlemiş Gözyaşlarının dudak boyasına Karıştığı yüzünü. İncecik avuçlarına hohluyor Parmakları buz tutmuş. Bir başına dönecek evine Buzlu sokaklarda. İlk buz. Buzun ilk tutuşudur. Telefon cümlelerinin ilk buzu. Donmuş yaşlar parlıyor yanaklarında Gönül kırıklığının ilk buzları.
Reklam
ANDREY VOZNESENSKİ - SEN
Hiçbir zaman rüyalarıma girmiyorsun Sen. Gerçekte yaşayışım senin varlığınladır. Rüyalara giriyor bunun dışında her şey. Ve bunlar kötü rüyalardır. Saten yastığında uyuyorsun. Güneşte tamamen yandın, Bir çay süzgeci gibi nefes alıyor Traşlanmış koltukaltı. İşte Sofia rıhtımı! Gıcırtısı balkon kapısının. Ballanmış metafiziği Senin kokunu veren ıhlamurların.
Andre Breton - O Taraçaların
O taraçaların en üstlerinden biz kuşları daim büyüyen sen Her gece çiçekli bir dal yapan omuzlarından o kuşlar biz o canım Arabanın kollarına O kuşlarınız biz kıvılcımlardan daha parlak fışkıran bileğinden O iç çekişleriyiz camdan heykelin o dirsekleri üzerinde kalkıp doğrulan uyurken biri gedikler açılan o pırıl pırıl yatağında gedikler ki oradan

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Andre Breton - Olmak
Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu. Kanadı yok umutsuzluğun, akşam vakti deniz kıyısında bir taraçada, toplanmış bir sofrada kalayım demiyor. Umutsuzluk bu, o bir sürü olayların dönüşü değil bu, tıpkı akşam karanlığında bir karıktan öbürüne giden tohumlar gibi. Bir taşın üstündeki
Alan Ginsberg - Şiir Sanatı
AKADEMİLER İÇİN: Kendini bilmez bir yığın cahil cühela korkak ve cansıkıcı herif kalkıp şiire saldırıyor. Şiirin nasıl yaratıldığını bilmeden. Bu düdüklerin yoluna bir şiir çıksa, onu tanımadan geçip giderler. Geçip gitseler gene iyi, güpegündüz ırzına geçerler onun. POLİTİKACILAR İÇİN: Benim şiirim çılgınlıktır, meleksel çılgınlık! Tamam mı? Benim şiirimin, kimin kime ateş etmesi gerektiği konusundaki materyalist önerilerle hiçbir ilgisi yoktur. Birey, düş gücünün gizleri... bir başka deyişle, koşullara sığmayan can, böylesi bilinçlilikler için satılığa çıkarılmamıştır. Evren yepyeni bir çiçektir. Ve Amerika bir gün keşfedilecektir.
Reklam
Allen Ginsberg - LSD:25
Milyonlarca gözlü bir canavar bu Tüm fillerinde ve kendi varlığında saklı Elektrikli yazı makinesini titretiyor Kendi üstüne takılı elektrik sanki, telleri de var Geniş bir örümcek ağı Ağın milyonlarca örgüsünden birinin üstündeyim ben bir kaygılı Yitik, ayrılmış, bir solucan, bir düşünce, bir öz Çin'in milyonlarca iskeletinden biri Özel
Allan Ginsberg -Mandala
Tanrılar kendi gövdeleri üstünde hora tepiyorlar Yeni çiçekler açıyor Ölüm'ü unutarak Göksel gözler kuruntunun yürekvuruğu ötesinde Şen şakrak Yaratıcı'yı görüyorum Bandolar dünyalara marşlar çalmak için kalkıyor Bayraklar ve flamalar aşkınlık içinde dalgalanıyor Sonsuzluk içinde en sonunda çok gözlü bir görünüm kalkıyor Yapıttır bu! Bilgidir bu! İnsanoğlunun sonudur bu!
Allan Ginsberg -Şarkı
Dünyanın ağırlığı aşktır. Yalnızlığın yükü altında, Hoşnutsuzluğun yükü altında, o ağırlık taşıdımız o ağırlık
Alfred Lord Tennyson - Herşey ölecek
Mavi nehir akar ahenkle, bakarken. Ilık ve geniş güney rüzgarları gökyüzünde eserken. Beyaz bulutlar ardısıra geçerken. Bu mayıs sabahında her yürek neşeyle çarparken.
Alfred Lord Tennyson - Engeli Aşmak
Günbatımı ve akşam yıldızı açık bir çağrı bana.! Engellenmenin inlemesi olmayabilir, denize saldığımda. Ama, şu gel-git uykuda görünen, ses ve köpükle dolu fazlasıyla; sonsuz derinliklerden çekilince döner yuvaya. Alacakaranlık ve akşam çanı ve karanlık sonra; ayrılığın kederi olmayabilir engine açılınca. Sel taşıyabilir beni uzaklara zaman ve mekan sınırlasada. Umarım görürüm kılavuzumu yüz yüze, engeli aşınca.
Reklam
Alfred Lord Tennyson - Hiçbir şey ölmeyecek
Irmak, bakarken ne zaman akmaktan yorgun olacak..? Rüzgar gökyüzünde ne zaman esmekten..? Bulutlar ne zaman geçmekten yorgun olacak. Yürek ne zaman çarpmaktan..? Doğa ölecek mi..?
Alfred Lord Tennyson - Terkedilmiş Ev
Yaşam ve düşünce yan yana uzaklaşır. Kayıtsız kiracılar kapı ve pencereyi bırakan açık, pencerelerde ışık yok kapı menteşelerinde ses. Kapat kapıyı ve panjurları pencerelerden göreceğiz terkedilmiş karanlık ev çıplak ve boş. Çık gel, yok şenlik daha ve neşe yaratan ses burda. Yeryüzüne inşa edilen ev devrilir tekrar toprağa. Çık gel, yaşam ve düşünce barınmaz artık burda. Ama, muhteşem bir şehirde - büyük ve uzak bir şehir - alınan yıkılmaz bir konak, kalır mıydı bizimle.
ALFRED DE VİGNY - Romalı Bir Hanımın Banyosu
Parlak ve siyah tenli Mısırlı bir kadın köle Aynanın çelik sapını diz çöküp uzatır sahibine: Saçlarını örmek için Yunanlı bir Bakire İki beliği birleştirir İsis’in ölçüsüyle; Ve Miletliler gibi giyinmiş tünikli bir hizmetçi , Süt kâsesinde yıkar onun ayaklarını, bileklerini . Lal rengi damarlı bir mermer kurnada Pembe su onu buyur eder ; ve Latin kızları sonra Uyuşuk kollarına hoş parfümleri dökerler, Canlı bir günün can sıkıcı ışınlarını kaybederler, Yumuşacık derinin kalın kıvrımları altına Işık düşer, gevşek ve arzu uyandırıcı tarzda : Birkaç kadın çiçek taçlarını kırarak, El çabukluğuyla renkleri dağıtarak, Onları çeşmenin sularına yağmur şeklinde atarlar, Kırıntıların hoş kokuları sahiplerini sarar, O ise, altın lirin tellerine dokunur ve çalar, Genç Konsülü düşünür, uyur ve hayal kurar
ALEKSANDR SERGEYEVİÇ PUŞKİN - Hoşça kal Aşk Mektubu
Ne kadar ağırdan aldımsa da, Ne kadar istememiş olsam da, Elim emrediverdi, Bütün mutlulukları ateşe vermeyi. Ama yeter, vakit tamam; Yan aşk mektubu! Hazırım, aldırmaz artık ruhum hiçbir şeye.
192 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.