Dünya genelinde yaşanan her olayın toplumsal bir çıktısı olur ve sanat bu çıktıyı sergiler. Böylece anlamlandırmamıza yardımcı olur.
Cengiz Aytmatov bu kitabında yer yer geçmişe dönüşleriyle geçen bir günü anlatıyor. Öyle bir gün ki bu, yaşadıkları ve düşündükleriyle anlattığında birçok konuya değinecek kadar derinleştiriyor insanı. Toplumun kültürüne olan uzaklığını, insanların cani yanlarını, insanlığın savaşlarına karşın savaşsız toplumların varlığını ama buna çevrilen yüzleri ve daha birçok konuyu çok da güzel anlatıyor Aytmatov. Okurken dinlediğiniz efsaneler ve hikayelerle birçok şeyi sorgulamanıza sebep oluyor. Benim en çok dikkatimi çeken Yedigey’in öldükten sonra kendisine ne olacağına dair endişesi oldu. Sürekli nasıl gömülmek istediğiyle ilgili köylülere bilgi vermesi ve böyle yapacaklarına dair almaya çalıştığı söz, kültürden ve geleneklerden uzaklaşan insanlardan ne kadar çekindiğini gösteriyor. Buna karşın aynı kültürün, aynı toplumun insanlara yarattığı zorluklarla aslında içsel bir çelişkiye giriyor bence okur. Çünkü Kuttubayev ailesinin aynı kültür yüzünden çocuklarının iş ve okul hayatlarında yaşayacakları zorluklar var. Bunlar aslında aynı toplumun ürünü.
Tabii ki bunların dışında kitabın verebileceği çok şey var. Bu yüzden kesinlikle okunmalı diye düşünüyorum.