Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/CF419e0p64n
Bu ölmeden önce okunması gereken değil, okumadan önce ölünmesi gereken kitabın sponsorsuz incelemesine özel olarak farklı bir şey yapacağız arkadaşlar, bu incelememe yorum yapan her arkadaş eğer bana
''Merhaba sevgili oğlum,'' dedi Binbaşı ciddi bir ifadeyle.
''Onca yıllık ayrılıktan sonra tekrar buluşmamız ne büyük mutluluk!'' dedi bir kez daha kapıya bakarak.
''Gerçekten de, uzun süre ayrı kaldık.''
''Mösyö, kucaklaşmayacak mıyız'' diye sordu Andrea.
''Nasıl isterseniz, oğlum,''
Evet arkadaşlar, bu diyalogları okuduktan sonra kitaba karşı
Fransızcada "vous" zamiri, yani "siz", artık anne-baba için kullanılmasa da eskiden özellikle aristokrat ve sosyete çevresinde ebeveynlere bile "siz" diye hitap ediliyordu. Ufak bir araştırmayla bu bilgiyi edinebilirsin internetten.
Buradaki tek sorun "siz" seklinde bir hitap kullanmaktan ziyade, bu kadar açık mesafeli bir konuşma şeklinin kitaptaki samimiyeti yok ettigi yonunde. Fransız ve Rus aristokratlarının o zamanlar yeni dogan bir bebege bile siz diye hitap ettiklerini biliyorum, okudugun en ufak bir klasik kitapta bile bunu gorebilirsin zaten; herhangi bir internet arastirmnası yapmana gerek yok.
Diger yandan Sefiller'deki Jean Valjan'ın sevgisi, Anna Kararina'daki ailelerde sorunlar olusmasina ragmen sevdigine karsi duydugu samimiyet, Babalar ve Ogullar'daki baba ve ogul arasindaki hitapların her ne kadar bu kitaptakine benzese de birbirlerine duydugu sevgiden dolayı bu eksikligi hissetmemeiz. Kitapta elestirdigim nokta aslinda buydu, herkes "siz" kismina takılmış. Belki de ben cok iyi ifade edememisimdir kendimi, bilemiyorum.