Jean Chrıstophe Grange'in yazmış olduğu bu kitap beni gerçekten yazarın hayal dünyasına hayran bıraktı.
Gerilim/macera türünde bir roman olan Leyleklerin Uçuşu baştan sona okurken, okuyucuyu merakta bırakan ve okudukça daha fazla okumak isteyeceğiniz bir kurgunun içine sürüklüyor. Uzun yıllardır işlenen sayısız cinayet ve bunun yanı sıra asla çözülemeyen ama bu ölümlerle de bir bağlantısı olan elmas kaçakçılığı ile süre gelen bir olay örgüsü kitabın ana konusu . Ve her şey kitabın en başından beri yer verilen karakterimiz Max Böhm'ün ölümü ile aydınlığa kavuşmayı beklemiş gibi görünüyor. Kuşbilimci olan Max Böhm izlediği göçebe leyleklerin epeydir geri dönmediğini görüyor ve bunun için ana karakterimiz olan Louis Antioche'dan leyleklerin niçin dönmediklerini araştırması adına onu işe alıyor. Antioche'un Max Böhm'ün ölümü ile başlayan macerası birçok ülkede işlenen cinayetlerin perde arkasında çok daha fazlası olduğunu aydınlatmak üzere uzun ve hummalı bir çalışma ile başlayıp devam ediyor. Fakat olaylar, sonrasında Antioche'ün yıllar önce yangında öldü bildiği ailesine bağlanıyor ve ne yazık ki acı gerçekler peşini bırakmıyor. Kısacası şunu söylemeliyim ki gerilim/macera türünde kitaplar okumayı pek sevmem ama yazarın akıcılığı ve olay örgünüsünü ustalık ile anlatmış olması kitaplarının benim raflarımda mutlaka yer edineceğini gösteriyor.