İlk önce soyutlama alanını göz önüne alalım. Kediler ve güller gibi basit fiziksel nesnelerden mesela " zafer","hakkaniyet" veya "haset","sarih" gibi soyut kavramlara geçtiğimizde ne olur? Bu kavramlarda doğa tarafından belirlendi?
"Kültür" denince aklınıza ne geliyor? Shakespeare? Yaylı çalgılar dörtlüsü? Çay fincanını tutarken parmağın kıvrılması? Doğal olarak, "kültür"den ne anladığınız hangi kültürden geldiğinize bağlıdır.
Bir taraftan bitirici bir hastalıkla boğuşan bir insanın kurtulduğu anın kahramanı iken, diger taraftan suçsuz ve günahsız yavruların başına inen bombaların kendisi olur.
Bu parça tam bir kaos, ne olduğu belli olmayan karmakarışık bir şey! Bir demagoji, Tanrı'ya hakaret ve tam bir saçmalık! İçinde şimşeklerin parladığı güzel kokulr sürülmüş kara bir duman! Sanatta var olan tüm ahlaki değerlerin çöküntüsü!
İş yaşamının o korkunç acımasızlığını bütün boyutlarıyla kendi bedeninde ilk kez yaşamak zorunda kaldı; yumuşak, güzel ve sevimli olan bütün duygular, sert, acı ve baskıcı bir korunma içgüdüsüyle birer birer yok oluyordu.