"Halbuki: İslâm Medeniyeti'nde en büyük değer iyiliktir, erdemdir, yani fazilettir, hayırdır. Farabi'nin de Medinetü'l Fazıla'sında dediği gibi. İslâm Sitesi, fazilet esasına dayanan sitedir. İslâm şehri, ki toplumun temelidir, evet o şehir, ancak ve ancak fazilet esasına dayanırsa yaşar inancı vardır. Yani devlet-i edeb-müddet fikri ki bu fikir Osmanlılara, Selçuklulardan, Selçuklulara Abbasilerden geçmiştir, islâmın temel fikridir. Devlet, erdeme (fazilete) dayanır fikri."
Ahmet Şerif İzgören en sevdiğim yazarlardan birisi. Kitaplarında kendi hayatından kesitlere yer veren, tecrübelerini aktaran ve hafif de mizah ekleyen bir yazar. Ve kitapları her ne kadar okuyanı daha duyarlı ve bilinçli bir insan yapabilmek için bilgilendirse de kendini “kişisel gelişimci” olarak tanımlamaktan pek haz etmez :)
Bu kitabını okumamdaki sebebe gelecek olursak,
her zaman insan davranışlarına ve o davranışları sergilememize sebep olan bilinçaltına duyduğum merak duygusu. Bir de iletişimde beden dilinin %55 etkili olduğunu, karşımızdakini yönetebilmekte ve anlayabilmekte bir yöntem olduğunu öğrenince okumak kaçınılmaz oldu :)
Kitap akıcı bir şekilde ilerliyor ve çabucak bitiyor.
Ellerin-ayakların ve gözlerin duruşu ve bakışından anlamlar çıkarmak zevkliydi benim için.
Hayatımda da uygulayıp karşılığını bulduğum olmuştur bu sayede ;)
Kitapta bu tür eğitimlerin yurt dışında yaygın olduğundan, siyaset ve politikayla ilgilenen veya kalabalık kitlelere hitap eden kişilerin konuşmalarında bunlardan yararlandığından söz ediyor. Tabii ki en güzel ve samimi dilin de kendimiz olmak olduğunu da söylemeyi ihmal etmiyor.
Severek okuyup bitirdiğim bir kitap.