İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşananları bir aile üzerinden anlatıyor. Savaşın ve onun sonunda gelen yoksulluğun insan ruhunda yarattığı tahribatı o kadar güzel anlatıyor ki yazar okurken içiniz sızlayacak. Belki de yazar kendisi de savaşa katıldığı için bu kadar başarılı ve gerçekçi anlatmış. Anlatım bir Fred'in ağzından bir de Kaete'nin ağzından yapılmış. İkisi de olayları kendi penceresinden aktarıyor. Kahramanların duyguları çok iyi verilmiş bunda şüphesiz kitabı çeviren Behçet Necatigil'in katkısı yadsınamaz.
Kitabın adı kilisede Kaete'nin dinlediği bir ilahiden alınmış. "Onu çarmıha gerdiler ve o hiçbir şey demedi " Bir yandan yoksulluk anlatılırken diğer yandan da dinin yoksul insanların hayatından nasıl çıkıp gittiğine tanıklık ediyorsunuz. Karısın dua etmesini istediği Fred şöyle diyor: "Tanrı buyursun bizim hayatımıza gelsin!"
"Bir insan ömrünü neye vermeli
Harcanıp gidiyor ömür dediğin"
Bedir Bey, bir paşazade. İyi eğitim gördükten sonra hem özel sektörde hem de devlette inişli çıkışlı bir çalışma hayatı var. Ömrünün sonunda alzaymır olur ve kısa sürede ölür. Cenazesi musalla taşına konur ve hayatı bazen kendi ağzından bazen de anlatıcı tarafından sunulur. Klâsik bir Mustafa Kutlu kitabı. Önce kahramanın geçmişini anlatıyor sonra da kahramanın hikayesini. Anlatım oldukça akıcı. Bir cami avlusunda musalla taşının önünde hayatı sorgulamanızı sağlıyor.