Bu kitap hakkında söyleyecek öyle çok şeyim var ki. Harry Potter'ın bile bu kitaptan esinlenerek yazıldığı dedikodularının kulaklarıma ulaşması, Epik Fantastik dünyalara ilk yelken açtığım zamanlarda Ged'le tanışmam..
Ursula K Leguin bir sanatçı. Toplumu sanatıyla eleştirebilmeyi başaran ender kalemlerden. Yerdeniz Büyücüsü'de janrası içerisindeki en parlak, en örnek alınası eserlerden bir tanesi. Severek değil bayıla bayıla okumuştum.
Gerçek Lisan'daki ismini bildiğin her şeye hükmedebilirsin. İsimler hem tehlikeli hem de çok önemli şeylerdir Yerdeniz'de. Hikayemiz de ufak bir köyde yaşayan Ged isimli bir çocuğun halasından duyduğu irili ufaklı sihirli sözleri koyunlarını otlatırken söylemesi ve gücünü halasının keşfetmesiyle başlıyor. Ged büyüyü daha iyi öğrenebilmesi için bir hocanın yanına yollandıktan sonra kaderinin çok daha parlak olduğuna karar verilmesiyle beraber hocası tarafından Roke Adası'na gönderilir. Roke büyünün doğduğu ve hüküm sürdüğü yerdir, gerçek büyücüler Roke'dan çıkarlar. Ged'in serüveni de tam burada yaşadığı bir musibetle başlayacaktır.
Brandon Sanderson gibi Ursula'da büyüyü insanın manevi bir gıdıklanma, zevk duyacağı şekilde anlatıyor. Büyünün yapılacağı konum, coğrafya hatta büyücünün ruhsal durumu bile büyü yapmayı etkileyebiliyor Yerdeniz'de. Bu ufak ayrıntılar beni her sayfayı merakla çevirmeye itti her seferinde. Kitabı okurken bir roman değil de eski bir parşömen parçasından ismi unutulmuş bir destan okuyormuşum gibi hissettim kendimi hep.
Kesinlikle tavsiyemdir, iyi okumalar.