Hararet narda, keramet başta tabi. Ama nasıl yani? Terk etmenin kutlu tacını başına kondurmayanın, hararetin narda, kerametin çıplak başta olduğunu idrak edebilmesi sanki na-mömkün. Atalarımızın dediği gibi, terk, derk, berk. Şaka şaka, atalarımız değil ben dedim ama onlar farklı sözcüklerle imlediler zaten bunları. Terk eylemeden derk eyleyemen, derk eylemeden özünü berk eyleyemen. Hiçbiri nihai değil, varılacak menzil değil. Şey gibi, olmadın olmayacaksın, oluyorsun olmaya devam edeceksin göçene kadar. Derk eder unutursun, nisyan göbek adın, hatırlatır ünsiyet, insan da göbek adın. Berkeleyli bir bilgenin dediği gibi, korkuyla kaçmadan, öfkeyle koşmadan, sövgüyle ayrılmadan terk edenin -artık neyi/neleri terk ediyorsa kendi bilecek- yolunda öyle bir patika açılır ki. Nasıl? Eyle işte...
Berkeleyli bilge, Amerikan usulü faydacı etik'e munis bir edayla orta parmak gösterirken işaret ediyordu terk etmekteki kuta, bir öyküsünde. Veya ben öyle okudum. Bu anlamı çağırdım kağıtlardaki işaretlerden.