Bir ot filizi bir güz yaprağına “Düşerken çok gürültü yapıyorsun,” dedi, “Tüm kış uykularımı kaçırıyorsun!”
Yaprak öfkeyle şöyle dedi: “Soysuz ve alçak rezil! Hırçın şey ötmeyi de bilmiyorsun! Yukarda yaşamadığın için şarkının ahenginden haberin yok.”
Güz yaprağı düştü ve uykuya daldı. İlkbahar geldiğinde, uyandı ve bir ot filizi olmuştu.
Güz gelip de, kış uykusu yaprağı ele geçirdiğinde -yaprağın çevresine başka yapraklar düşüyordu-homurdanmaya başladı: “Ah şu güz yaprakları! Çok gürültü yapıyorlar! Bütün kış uykularımı kaçırıyorlar!”
Bir tilki, gün doğarken gölgesine baktı ve şöyle dedi “bugün öğle yemeğinde bir deve yiyeceğim.” ve bütün sabah deve arayıp durdu ama öğle güneşi yükseldiğinde gölgesini gördü yeniden ve seslendi kendi kendine “bir fare işimi görür!”
Ressam iki türlü resim yapar; güzellerin resimleri ya da çirkinlerin resimleri.
İki türlü resim de, onun üstatlığının eseridir. Bu ressamın çirkinliğine delil olmaz, bilakis üstatlığına delildir.
"İdraki genişledikçe insan, yapması ve yapmaması icap eden şeyleri daha iyi sezmeye başlar, onlara uymak zorunluluğunu duyar, böyle olunca da özgürlüğünü yine bizzat kendisi sınırlamak zorunluluğunu duymaya başlar."