Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
MÜŞFİK Rana gibi. Hala anlayamadım onu. Yahut, anlamaktan ürküyorum. Olanaksızlığı destek edinen bir öykü yağmurun altında başlasa, olanaksız temeli, en olmayacak yapıyı en atak çıkıntısında çatlatıverecektir. o atak çıkıntıyı açıklamak için uğraşmaktan ürküyorum. Değmesine değiyor. Tekelci, kıskanç sevgiyi başka bir ucundan çözmeye çalışmalıyım...
Sayfa 106Kitabı okudu
216 syf.
4/10 puan verdi
Kitabı okurken insan en arka sayfadaki soyağacı tablosuna bakma ihtiyacı duyuyor. Olaylar o kadar hızlı gelişiyor ki isimleri akılda tutmak imkansızlaşıyor. Bu belki çeviren kişiden kaynaklı bir durumdur; bilemiyorum. Bildiğim bir şey varsa kitabı düz metin gibi okuyabilirsiniz. Ancak anlayarak okumak istediğinizde işlet karışıyor.
Troya Savaşı
Troya SavaşıManfred Wöhlcke · İlya Yayınları · 200959 okunma
Reklam
392 syf.
7/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Batı Kültürünün Kaynağı İlyada Destanı'nın Romanı Herkesin bildiği ünlü Troya Savaşını anlatan kitap. Tarihçi Homeros tadında anlatımıyla Robert Krugmanın kaleminden..
İlyada
İlyadaRobert Krugmann · Yurt Kitap Yayın · 2001275 okunma
Zamanımızdan takriben 3200 yıl önce Çanakkale Boğazı yakınlarında ”Troya” isimli bir kent varmış. Bu kentin, barışsever, fakat cesur insanları, kralları, Priamos’un idaresi altında uzun yıllar barış içinde çok mutlu bir hayat sürmüşler. Bir gün, kral Priamos’un karısı Hekabe çok kötü bir rüya gördü. Rüyasında, karnından ateşler çıkmakta ve ateşin dumanı, bütün Troya surlarını sarmaktaydı. Hekabe, bu rüyasını önce kocasına; daha sonra da bir kâhine anlattı. Kâhinin yaptığı yorum, hiç de iç açıcı değildi. Ona göre, Hekabe, hamileydi ve doğacak olan çocuk, ilerde Troyalıların başına büyük dertler açacaktı. Onun için bebek doğar doğmaz öldürülmeliydi. Bu kehanete inanan Kral Priamos, çocuk doğduktan sonra bir adamını bebeği öldürmek için görevlendirdi. Savunmasız yeni doğmuş bebeği öldürmeyen Troya’lı onu o zaman ki adı ”İDA” olan ”Kazdağı”na götürüp, bir ormana bıraktı. Nasıl olsa, yabani hayvanlar onu öldürür diye aklından geçirdi. Ama bebeği, yabani hayvanlardan önce bir çoban buldu. Bu çocuk, ilerde gerçekten Troya’lıların başına birçok dertler açacak olan Paris’ti. O sırada, Tanrıların yaşadığı OLYMPOS dağında, ilginç bir kargaşa cereyan etmekteydi. Kral Peleus ile Deniz Perisi Thetis’in evlenme merasimine kavga ve nifak tanrıçası Eris, huzursuzluk çıkartır gerekçesiyle davet edilmemişti. Bu işe çok gücenen Eris, intikam almaya karar verdi.
Üzerinde ”EN GÜZELE” yazılı, altından bir elmayı, şölenin yapıldığı salonun ortasına bırakıverdi. Doğal olarak bütün tanrıçalar, bu elmaya sahip olmak istediklerinden uzun tartışmalar oldu. Sonunda üç büyük tanrıça dışında diğerleri çekildiler. Ama kudret tanrıçası Hera, zekâ tanrıçası Palas Athena ve Aşk tanrıçası Afrodit elmaya sahip olmakta
Fatih, üvey annesi Mara Brankovic'in koyu ortodoks inancindan etkilenmis bir hükümdar olmaliydi ki; Yunanca ve Latince biliyor, Hristiyanlık tarihini inceliyor, zaman zaman kiliselerdeki ayinlere katılıyor, yalnızca Homeros okumakla kalmayip, Akhilleus ve Hektor'un mezarlarini görmek icin Troya'ya gidiyordu. Onunla birlikte seyahat eden Bizanslı tarihçiler yazmıştı bunu. Ama patriğin bugün susmasi gerekiyor, çünkü çevresindeki anlı şanlı kişiler böyle bir tarihi perspektife sahip olamazlar. Osmanlı hanedanı ile Bizans imparatorluk ailesinin kız alıp vererek akraba olduğunu söylese, inanmazlar bile .
Sayfa 99 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Şiir
Ezan ve çan sesleri kayda değmez karlı ya da zifir karanlıkta, bencileyin ganimeti kızanlara üleştirilmiş ihtiyar bir silâhşorun tuğyanı. Acıya ve zulme paha biçilmez sarp vadilerin alnacından akan hayata, mağdur ve mağrur
Sayfa 104Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.