Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tuba

"Şayet birey kendini sevmeyi öğrenmeyi beceremezse, komşusunu sevmeyi de öğrenemez...Kendini doğru biçimde sevmek ve bir dost için sevgi beslemek tamamıyla örtüşen konulardır, hatta temelde aynı şeydir.... Kural şudur: Komşunu severken kendini seveceksin çünkü ona değer verirken aslında kendine değer verdiğini bileceksin."
Reklam
Benlik duygusunu kaybetmiş insanlar aynı zamanda doğayla olan bağlantılarını da koparırlar. Doğanın hareketsiz nesneleriyle ağaçlar, dağlar vb. yaşamsal bağıntılarını yitir dikleri gibi, hareketli nesnelere, yani hayvanlara karşı duydukları sempatiden de uzaklaşırlar.
"Endişe Çağı" adlı şiirindeki genç adamın hissettiğine benzer bir korkuyla irkilir: Vakit geç oluyor Acaba hiç soran olacak mı bizi? Yoksa hiç mi istenmiyoruz artık?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
'Benlik bilincini yitirmek', tek başına olmanın getirdiği temel kaygıdır. İnsanlar yanlarında hiç kimse ve hiçbir şey bulunmaksızın uzun süre tek başlarına kalma fikrine yoğunlaştıklarında, ne olacağı belirsiz bir sona yaklaştıklarını hissederler.
Ben böyle düşünmüyorum.
Ölüm, en mutlak ayrılık, en sonsuz yalnızlık ; ve en kesin dışlanmadır.
Reklam
Yalnızlık ve itilmişlik duygusunun ortaya çıkmasındaki göz ardı edilmemesi gereken diğer bir etken, toplumsal anlamda kabul görmenin bizim kültürümüzde son derece sarsılmaz bir önceliği oluşudur. Toplum tarafından kabul görmek endişelerimizi azaltır, prestijimizi belirler. Bu da demek oluyor ki her zaman aranan birisi olarak ve asla yalnız kalmayarak diğerlerine zaferimizi kanıtlamak durumundayız
Yalnızlık ve boşluk her zaman yan yanadır. Sevgilileriyle yaşadıkları ilişki şu veya bu nedenden sona erdiğinde insanların hissettiği, üzüntü ya da bir seferden eli boş dönmüş olmanın verdiği aşağılanma hissi değildir. Onlar genelde hiçbir şey hissetmediklerini anlatırlar; işte boşluk yine buradadır. Sevdiğini kaybetmek insanın iç dünyasında 'esneyen bir kara delik' etkisi bırakır.
İlginç olan, eşin iyilik veya uygunluk düzeyinin yaptığı değil de yapmadığı şeylerle ölçülüyor olmasıdır.
" Dinozor gibiydi; değişim yeteneğinden yoksun bir gücü, öğrenme yeteneğinden mahrum bir iradesi vardı."
Herşeyin hayali, insanı o şeye çeker. Bağbahçe hayali, insanı bağa-bahçeye çeker, dükkân hayali dükkâna.
Reklam
Ne güzel beydir yoksulun kapısındaki bey; ne kötü yoksuldur beyin kapısındaki yoksul.
İnsanlar söylediklerinizi ya da yaptıklarınızı unutur, ama onlara neler hissettirdiğinizi asla unutmaz.” ~ Maya Angelou ~
Zengin olmak istiyorsanız dikkatinizi toplamalısınız.
Sonuçta her iki babama da benzedim. Bir yanım paradan para kazanma oyununu seven sıkı bir kapitalist oldu. Öbür yanımsa, sahip olanlarla olmayanlar arasındaki, gittikçe derinleşen uçurumdan kaygı duyan, toplumsal sorumluluğunun farkında olan bir öğretmen. Büyüyen uçurumun sorumlusu bana göre modası geçmiş eğitim sistemidir.
176 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.