Evet bu Kürtler nasıl ki evlerine girdiklerinde üzerlerindeki elbiseleri değiştiriyorlar, dillerini de o şekilde değiştirmelidirler. Başka dillerle evlerinde konuşmamalılar ve evlerinde anadilleriyle konuşmalılar. Kendi anadillerini mukaddes bir şey gibi algılamalıdırlar.
"Her akşam çırılçıplak gir koynuma, mis kokulu şarapların eşliğinde söyleyelim şarkımızı, dünya dursun bizim için, görmeden, duymadan geçelim içinden, ne kanı, ne çamuru bulaşsın ayaklarımıza."
Ey zaman, bilmez misin ettiğin kötülükleri
Sana düşer azapların, tövbelerin beteri
Alçakları besler, yoksulları ezer durursun
Ya bunak bir ihtiyarsın ya da eşeğin biri
Ne ölüm, ne de hayat! Hiçbiri kovalamıyor beni rüyalarımda. Hiçbirinin eli bana değmiyor. Çünkü ceplerimde hiç olmadıkları kadar. Varlığıma nedensizlikten delirdim ben. Hiçbir nedeni kendime yakıştıramadığımdan. Hepsini giydim. Hiçbiri olmadı. Hepsi dar geldi. İnansaydım herhangi birine, uğruna gerekirse dünyayı kan gölüne çevirirdim. okyanuslar kırmızı olurdu. Pıhtılaşmış kanlardan siyah dağlar yükselirdi. Ama inanamadım. Bir türlü inanamadım... Bütün hayat bir ilüzyon. Benim gibi, Kayra gibi...