Nurs

Nurs
@utopyam27
//Okur, yazar, sorgular, her şeyden çabuk sıkılır, bir şeylere tutunamaz....
SİZLERE MÜJDE... Mevt idam değil, hiçlik değil, fenâ değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, adem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in’idam değil. Belki, bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saadet-i ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır. Yüzde doksan dokuz ahbabın mecmaı olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır.
Reklam
//Bazen de sadece gitmek için gittim. //Fakat benim pes etmeye hiç niyetim yoktu. Çünkü eğer pes etmez, azim gösterirse yola çıkan kişinin mutlaka menziline ulaşacağına inanıyordum. //Yola çıkmaya niyetlenmişken geri dönme. //İranda Sünni olmanın bir bedeli var, hem de büyük bir bedel. //Zaten hep böyle olurdu. Tehlikenin, sıkıntının zirve
//Yolculuk sadece gitmek demek değil, aynı zamanda var olmaktır. Arkanızda gezilmiş şehirler, upuzun yollar, bambaşka ülkeler ve birbirinden farklı insanlar bıraktıkça var olduğunuzu, hayatı doya doya yaşadığınızı daha fazla hissederdiniz. Bundan dolayı insan gitmelidir. Hiçbir özel hedefi olmasa bile sadece var olmak için gitmeli ve yeryüzünün farklı diyarlarında kendi varoluş oykusunun peşine düşmelidir. Çünkü yollar "hayat" denilen bilmeceyi çökebilmek için insana üst üste kapılar açar..
Sayfa 9

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"İhtiyacım olduğu kadar satıyorum sonra da tezgâhı topluyorum." diyen Mehmet'ten ben de bir bileklik satın aldım. Bana yolu, yolculuğu, cesareti, kanatkârlığı ve Mehmet'i hatırlatan o bilekliği hatıra olarak saklıyorum.
Sayfa 248Kitabı okudu
Şilili Yazar ve Şair Pablo Neruda bir şiirinde şöyle diyor: "Yavaş yavaş ölürler Alışkanlıklara esir olanlar, Her gün aynı yolları yürüyenler, Ufuklarını değiştirmeyen ve genişletmeyenler..." İnsan bir kez alışkanlıklarının esiri olduğunda bir süre sonra artık var olmanın heyecanını da kaybeder.
Sayfa 241Kitabı okudu
Reklam
Sınırsız özgürlük mü, sınırlı ve düzenli bir hayat mı? .... Ben bir Müslüman olarak özgürlük sorununun, ancak insanı tüm bağlardan kurtarıp Mutlak Hakikat'e bağlayan İslam'ın tevhid mesajının gerçek manada anlaşılmasıyla çözülebileceğini düşünüyorum. Çünkü insan ancak tevhidle özgürleşir, özünü gür kılabilir.
Sayfa 224Kitabı okudu
Tüm önyargı ve taassuplarımdan arınarak gerçeği olduğu gibi görmek istiyordum. Bedeli ne olursa olsun bunun sonuçlarına da katlanmaya hazırdım. Çünkü sırf başkaları böyle istiyor diye, inanmadığım bir hayatı yaşamak asla bana göre değildi.
Sayfa 215Kitabı okudu
Bulmak, keşfetmek, için çıktığım seyahatlerde yolda olmak daha da anlamlı hâle gelmeye başlamış, yollar düşünsel arayışıma yön vermişti. Dervişlerin pirlerinden Feriiddün Attar'ın dediği gibi belki de "Menzili maksud yolculuğun ta kendisiydi."
Sayfa 203Kitabı okudu
Franz Kafka kaleme aldığı mektupların birinde söyle diyor: "Ormanda yolunu yitirmiş çocuklar gibi terk edilmişlik içindeyiz. Önümde durup bana baktığında ne sen benim içimdeki acıları anlayabilirsin ne de ben seninkileri..." Günlerdir Batı şehirlerini geziyordum ve bu seyahatim esnasında bende en çok iz bırakan duygulardan biri de yalnızlık duygusu olmuştu. Batı kişisel özgürlükler ve hukuk konusunda bir hayli yol kat etse de yalnızlık duygusu hemen hemen Batı'nın tüm şehirlerine sinmiş.
Sayfa 200Kitabı okudu
Türk modernleşmesinin ideal şehri olan Paris'in aslında bizim öz medeniyetimizden kopuşu temsil ettiğini, Paris gibi olmanın bizi olabildiğince huzursuz edeceğini bu şehirde bir kez daha anladım. Ünlü film yıldızı Audrey Hepburn'a atfedilen " Paris her zaman iyi bir fikirdir." diye meşhur bir söz vardır. Batı'nın ruhunu, tarihini, edebiyat ve sanatını anlamak için bu şehir görülmelidir. Fakat Audrey Hepburn yanılıyor; çünkü Paris ve onun temsil ettiği sömürgeci ruh asla her zaman iyi bor fikir değildir. Özellikle biz Doğulular için.
Sayfa 174Kitabı okudu
Reklam
Batı insanların hayatlarını kolaylaştırmak için gerçekten iyi imkanlar ve güçlü markalar üretmiş. Fakat hep daha fazla kazanıp daha fazla tüketmek insan için asla gerçek gaye olamaz. Çünkü insanın hayatı anlamlandırabilmesi için her şeyden önce insani, vicdani ve ilahi amaçlara sahip olması gerekir.
Sayfa 171Kitabı okudu
Tarihe bir Türk devleti olarak geçse de Osmanlı'daki sadrazamların çoğu Arnavut kökenliydi. Çünkü ırklar Osmanlı için birer teferruattı ve Osmanlı bir ırk devleti değil; bir ideal devletiydi. Bu idealde aleme nizam vermek, dünyaya adaleti, barışı, İlâhi Kelimetullah'ı hakim kılmaktı. Ümmetçilik, kardeşlik, dayanışma, paylaşma siyaseti, birbirinden farkli halkları Osmanlı'nın etrafında toplarken ulusçuluk, dışlama, bir ırkı diğer ırktan üstün tutma fikri ise bizi birbirimizden ayırdı.
Sayfa 153Kitabı okudu
Şüphesiz Osmanlı'nın en büyük özelliklerinden biri de bir tahammül devleti olması, farklılıkları zenginlik olarak görmesiydi. Devlet-i Aliyye farkli halkları kucaklayıp yönetimi onlarla paylaştıkça kendi içinde de zenginleşti.
Sayfa 153Kitabı okudu
Ben hayatıma yeni giren şehirleri hayatıma yeni giren insanlar gibi görürüm..
Sayfa 149Kitabı okudu
137 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.