Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.6
Victra
Victra
@victraaubarca
150 okur puanı
Mayıs 2017 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Son zamanlarda ve bu tarz kitaplar arasında en beğendiğim kitaplar arasına girdi Yırtıcı. Olayların heyecanı,temposu hiç bitmedi, ben okurken hiç sıkılmadım. Benim için aşırı akıcıydı öğlen başladım akşama bitti. Tam asıl kitap şimdi başlıyor dediğim yerde kitap bitti. Böylece kalakaldım bittiği yerden sonraki kısımları aşırı merak ediyorum.
Yazarın yazıl tarzını da beğendim. Ben böyle duyguların, hislerin, bakışlardan çıkarılan anlamların bol olduğu anlatım tarzlarını daha çok seviyorum o yüzden benim çok hoşuma gitti. İki karakterin arasındaki anında oluşan ölümüne aşklar da yoktu. Hep bir şeyler ha oldu ha olacak beklentisi ile okudum kitabı. Yazar bu gerilimi çok iyi ayarlamıştı.
Şunu da ekleyeyim hayatımda okuduğum en anlamlı ilk öpücüktü sanırım. Öyle bir tırmandı ki olaylar bütün gerilimi üstüne iyileştirici bir öpücüktü.
Yani demem o ki sıfır beklenti ile başladığım kitabı ben çok beğendim. İkinci kitabı sabırsızlıkla bekliyorum.
Sıfır beklentiye başlayıp oldukça sevdiğim bir kitap oldu. Bazı yazarlar olayları yazar, bazı yazarlar olaylardaki duyguları taa içinizde hissettirir. Bu kitaptaki tüm duyguları tam içimde hissettim. Tam her şey yoluna girdi, her şey yolunda derken her şeyin tepetaklak olmasını sevdim hiç beklemediğim yerlerden vuruldum.
Eason ile Bree arasında dostluktan aşka geçiş çok güzel işlenmişti. Başta Bree karakteri beni korkutmuştu, sert duvarlı bir karakterdi bana göre. Ama sonra yavaş yavaş Eason ile birlikte her şeyi üstesinden gelmeleri çok güzeldi. Ayrıca ikisininde çocuklarla olan bağlarına bayıldım.
Ben çok sevdim, tavsiye ederim.
Kitabı bitirince duvara baktım ve şimdi ben ne okudum dedim. Bir şeyler okuyup hiçbir şey okumadım sanırım. Çok basit bir konu ve kurgu vardı. Başından sonunu tahmin ettik ki bunda sorun yok ama sorun şu ki çok yavan geldi bana. Karakterleri sevmedim, diyalogları sevmedim, ilerleyişi sevmedim.
Aslında bir kişinin kendini bulma çabası, ne istediği, neler yapabileceğini keşfetme serüvenini okumak güzel olabilirdi ama hikaye de karakterler gelişim gösteremedi.
Maalesef ben beğenemedim bu kitabı.
Okur Takip Önerileri
·
Puan vermedi
Toksik
Manipülatif
Arızalı
Ben hayatımda bu kadar sinir bozucu iki karakter okumadım ben. Yazar yazmak istediği anti kahramanı yazamamış bence bu karakter karakterlere aşırı gıcık oldum.
Aidan'ın Elsa'yı sıkıştırdığı her sahnede Elsa'nın onun istediğini yapmayacağım, tuzağına düşmeyeceğim deyip Aidan ne söylerse büyük tepki verip sonrasında iki lafına her şeyi yapması beni duvardan duvarlara fırlattı. Elsa'nın ilk tepki gösterdiğinde tepkisini ve duruşunu arkasında durmasını beklerdim.
Yazar meteforlar yazmaya çalışmış ama bu meteforlar bir yere ulaşmadan bir yere bağlanmadan sabun köpüğü gibi puff diye kayboluyorlardı. Bir şey yapmaya çalışmış yapmaya çalıştığı şeyi de anlıyorum ama olmadı maalesef.
Bi de hep o şöyle ona güvenmemeliyim, asıl niyeti ne ona inanmamalıyım diye diye bir hal oldu ama her defasında o ne istiyorsa yaptı, güçlü kadın mı yazmaya çalışmış yazar anlamadım güçlü kadın değil kararsız bir dediği bir dediğinin tutmayan dengesiz bir karakter ortaya çıkmış.
Sadece Cole ve Silver' in hikayesini merak ettim. Umarım daha iyi, daha tutarlı yazar yazarımız.
Bu serinin en beğendiğim hikayesi oldu Saklı Gerçekler. Daha uzun okumak isterdim. Özellikle Sergei'nin geçmişte yaşadıklarını neyin nasıl onu bu hale getirdiğini daha detaylı okumak isterdim. Sergei'ye çok üzüldüm çok zor şeyler yaşamış. İyi ki yanında Felix gibi birisi varmış. Felix ile aralarındaki ilişkiye bayıldım yer yer güldürdürdüler beni. Ayrıca Mimi ile olan ilişkileri de çok tatlıydı.
Diğer kitaplara göre Sergei ile Angelina'nın arasında gelişen aşk hikayesi biraz daha yavaş gelişti bunu da sevdim.
Şimdilik bu hikaye en sevdiğim seri baya uzun bakalım diğerleri nasıl olacak?
Bu seriyi okuduysanız en çok bu kitabı tavsiye ediyorum:))
Bu evrendeki bütün mafyalar arızalı. Yani arızalı derken kafandan değil fiziksel olarak arızalar.
Hepsinin bir kusuru var fiziksel olarak ama yine de inanılmaz yakışıklılar falan filan.
Mikhail ile Bianca'nın hikayesini okuduk. Tabiki yine anlaşmalı evlilik. Bianca da ailesi tarafından sevgi görmediği için Mikhail ona değer verince ışık hızında aşık oluyor. Bu evrende her bir karakter ışık hızında aşık oluyor ve aşırı kıskançlar. Bu aşırı kıskançlık beni çok rahatsız etti ya çünkü normal değil. Bu alandaki her erkekten kıskanmasın bu çok hastalıklı bir şey yaa. Bianca da öyle kıskançlıktan yaptıkları hele o öğretmene yaptığı şey çok utanç vericiydi.
Mikhail'in geçmişte yaşadıklarına da çok üzüldüm. Normal bir insanın kaldırabilecek şeyler değildi. Bir de Mikhail ekibin kasabı ve insanlara işkence ederek onlardan bilgi alıyor yaa nasıl bu kadar acımasız olabilir ki bir insan diye düşündüm. Evet geçmişte yaşadıkları içindeki iyi şeyleri öldürmüş olabilir ama birilerini severken içinde sevmeye dair bir şeyler varsa bu kadar acımasız olmaz insan diye düşünüyorum.
Şimdi sırada Sergei'nin hikayesi var. Bu kitapta da ufaktan giriş yapıldı. Onu da okuyayım artık merak ettim Sergei'nin hikayesini.
Anlaşmalı evlilik tarzı konuları içeren kitapları okumayı severim. Bu kitaba da bir şans verdim. İnanılmaz mükemmel bir kitap değil. Sade, basit, akıcı elinize alınca hemen bitiriyorsunuz zaten sayfa sayısı çok az.
Nina babasının borçlarına karşılık Rus mafya lideri Roman ile altı ay sürecek göstermelik bir evlilik yapıyor. Tabiki göstermelik olarak kalmıyor.
Şurayı sevmedim çok hızlı birbirlerinden etkilendiler her şey çok hızlı gelişti. Şurayı sevdim genelde bu tarz kitaplardaki kadın karakterler inanılmaz eziyet ediyorlar karşılarındaki kişiye. Nina çok olgun ve anlayışlıydı çoğu konuda. Özellikle Roman'a yaşadığı fiziksel sıkıntıda desteği güzeldi.
Serinin devamında Mikail'in hikayesini okuyacakmışız. Tabiki Mikail'e de bir şans vereceğim.
Kitap bir anda hiçbir şey anlatmadan olaylarla başlıyor. Willow adındaki esas kızımız cadı ama gizleniyormuş bir şekil onu buluyorlar ve onu cadı okuluna götürdüler. Zaten Willow'da oraya gitmek istiyor içten içe çünkü aradığı bir şeyler var onu o okulun müdürü saklıyormuş. Burayı da anlamadım niye arıyor, bulunca ne olacak?? Neyse son 30 sayfada ne olacağını anlamış bulunduk.
Okul müdürü de aracıymış. Aracılar da cadılardan besleniyor falan. Wilow o aradığı şey için okul müdürü ile yakınlaşması lazımmış ama baya inatlaşıyorlar falan. Willow terso davranıyor ama yine de bir şekilde birbirlerine çekiliyorlar. Zaten kitabın tamamı bu ikisinin arasında olan ya da olacak gibi olan şeylerle geçiyor.
Kabul sonu heyecanlıydı. Normalde kesin kararlıydım ikinci kitabı okumayacağıma ama kitap öyle bir yerde bitti ki. Şimdi ne olacak? Willow nasıl tepki verecek çok merak ettim. Mecbur ikinciyi de okuyacağım.
Geldik serinin sonuna birbiriyle ilintili olaylar ve bu olayların masaldan uyarlama kahramanları. Kurguyu, olayların gelişimini, karakterleri sevdim. Yazarı çok başarılı buldum. Hikayeden kopartmadan heyecan hiç bitmeden ilerledi kitap. Özellikle yazarı başarılı bulduğum konulardan bir tanesi de karakterlerin gelişimi hep devam etti ve özlerini kaybetmeden bu uzun seri devam etti.
En sevdiğim karakter Thorne oldu, beni hep güldürdü.
En sevdiğim ikili Scarlet ve Wolf oldu. Özellikle Wolf'un hanımcığına bayıldım. Zaten hanımcım karakterleri her zaman çok severim.
Okuması keyifli bir seriydi, tavsiye ederim.
Cress Rapunzel hikayesinin Ay Günlükleri versiyonu ile karşımıza çıkıyor. Serinin diğer kitapları birbiriyle bağlantılı, hikaye karmaşıklaşarak olaylar silsilesi ile devam ediyor. Cress ve Thorne ön planda olmak üzere diğer karakterleri de bol bol okuyoruz. Cres ve Thorne'u okumak çok zevkli zaten Thorne önceden beri severim. Kitapta sadece Kai beni çileden çıkarıyor yaa sen koskoca imparatorsun bi işinde becer bee diye okudum onun bölümlerini.
İşler biraz yoluna girecek derken iyice karmaşıklaşarak bitti.
Yazara şapka çıkarıyorum, kendisini çok başarılı buldum. Bu kadar ayrı olayları birbiriyle bağdaştırıp mükemmel hikayeler çıkarmış. Nasıl hem bu kadar olayı hikayelerden uyarlayıp hem de bu evrenleri, karakterleri kurguladın be bacım. Çok çok başarılı.
Hemen Winter'e geçiş yapıyorum. Olaylar en sonunda bir nihayete kavuşacak umarım.
Ayy Scarlet'te aynı Cinder gibi anlamadan, dinlemeden, düşünmeden bodoslama olaylara dalıyorlar. Bu özelilliklerine aşırısı sinir oldum, Bi durup düşünün be bacılar. Scarlet'in en azından kayıp babaannesine ulaşmak gibi panik yaptığı şeyler olduğu için bu durumu mazur gördüm. Wolf ile Scarlet'in okumak çok keyifliydi. Bir de kaçak kaptanımız Thorne var. O da bu kasvetli karakterlerin içine açan bir çiçek gibiydi. Ben çok sevdim kendisini eğlenceli ve komik bir karakterdi. Diğer kitaba başlıyorum hemen çünkü bu kitapta olaylarımız sona ermedi, iyice işler karıştı bakalım sonunda bizi neler bekliyor?
Milyon kere karşıma çıktı ama ben hep pas geçtim. Bu kitap basıldığı zamanlar inanılmaz bir vampirli kitap yazma furyası vardı. Ben de vampirli kitaplardan illallah etmiş birisi olarak ay günlüğü serisi adında dolayı vampirli kitaptır diye geçiştirdim. Düşünün arka kapağı okumak için bile elime almadım. Bir eksi yönüde benim için o zamanlar ki kapağı idi. O kapakta okumayı ertelememek en büyük sebep. Yıllaaar sonra nihayet başlayabildim seriye.
İlk basıldığı yıllar okumuş olsaydım bayılırdım kesinlikle. Favori kitaplarından olurdu. Şimdi 10 yıl sonra yine beğendim ama daha fazla beklentim varmış sanırım, o beklentiye ulaşamadım. Bu demek değil ki beğenmedim güzeldi kitap, akıcıydı. Serinin kalanına devam edeceğim. Zaten bu kitapta bir sona ulaşamadık diğer kitaba kaldı her şey.
Kitapla ilgili şunu da ekleyeyim Cünder bazı yerlerde beni aşırı sinir etti. Bazen çok fevri davranıyor, bazen karşıdakinin demek istediklerini tam anlayamıyor, bazen aceleci davranıyor. Neyse bakalım ikinci kitapta neler bekleyecek beni.
Ayy çok beğendim, bayıldım. Kurulan evren çok iyi, kurgusu çok iyi, akıcılığı çok iyi, karakterler çok iyi, diyaloglar çok iyi, aksiyonu çok iyi yani kısacası her şeyi ile ben çok beğendim. Uzun bir kitap gibi gelebilir ama elinize alınca kitap alıp gidiyor, Bi bakmışsınız sonuna gelmişsiniz.
Nefretten doğan aşklara bayılırım. Violet ve
Heyecan, aksiyon, entrika, stratejilerle dolu caanım serimizin sonuna geldik. Bu kitap Jude'un dünya sürgünüyle başlıyor. Jude bir şekilde oraya da adapte olmuş ama tabi kalp kırgınlığı da var. O çok istediği güce sahip olmuşken hem de kraliçe olmuşken tam güvendiği, bir şeyler hissettiği Cardan onu sürgün edince tüm dünyası başına yıkıldı
Ben bu kitabı geçen hafta okudum. Daha yeni inceleme yazmaya fırsat buldum ama ben kitabı unutmuşum ya. Ne anlatıyordu diye tanıtımını falan okudum, incelemeleri okudum az biraz aklıma geldi yani demem o ki fazla bir beklentiye girmeden okuyabilirsiniz. Bazı noktalar çok basit geldi bana, mesela en büyük düşmanlarının evine hiç gitmemişler ama doğum günü kutlamasına gizlice giriyorlar falan. Burası bana çok saçma geldi sen koca mafya kızısın, en güçlü diğer mafyanın evine öyle gizlice girmek bu kadar kolay mı? Bazı kısımlar yazdım oldu, okuyanlar yer bunu gibi yazılmıştı oralar rahatsız etti beni.
Öyle yani elinize alıp bir günde bitirebilirsiniz ama çok beklentiniz olmasın.
