Birdenbire dizlerinin üstünde yaralı bir deve gibi çöken Hasan, kolları Azize’nin henüz soğumayan dizlerine sarılmış, dudakları tutulmayan ay parıltıları gibi soluk ve güzel sarı örgünün üstünde, Azize’nin ölüsüyle yapayalnız kaldı.
Demek beni mustarip eden aşk değildi, kalbimi ağrıtan sevdiğim adamın benim olmaması değildi, benim ıstırabım, hiçbir kadına müyesser olmayan bir ıstıraptı; kalbimin, varlığımın ikiyüzlülüğünden gelen bir ıstıraptı.