Gözlerimi kapatsam da, aynı şey yeniden başlıyordu. Dışı harap olmuş bir ev gibiydim. Rüzgar soğuktu, içime giriyor ve kapıları yıkıp geçiyordu. Ölüm de içeriye girmişti. Her yanımı korku salmıştı, içimde hiç kimse kalmamıştı, bütün camlar çarpışıyordu.
Sahip olduğumuz şeyleri yitirmekten korkarız. Ama hayat hikayemiz ile dünya tarihinin aynı El tarafından yazılmış olduğunu anladığımız zaman, bunu anlar anlamaz, bu korku uçup gider.
Evet, ondan nefret ediyordum, beni bu kadar çabuk gözden çıkardığı için, bana saygısı olmadığı için, beni orada küçük duruma düşürdüğü için, beni eskisi gibi sevmediği için, benim canımı bu kadar kolay acıtabildiği için...
Karşımda Kurtlar Vadisi'ne 3. sezonda katılmış, ikinci bölümde ölecek olan esas adamın sağındaki koruması gibi bir herif var ve ben bu herif için kafamı allah bullak ediyorum.
Ve bir gün yolda giderken bozuk bir para görürsen onu al eline ve basıldığı yıla bak, o yılın son rakamı tek ise benle olmaz, çift ise yine benle olmaz. Artık anlamışsındır.
.. Maviyi çok seven insanlar ve taba renginin çok yakıştığı insanlar var.. Bu arada çok boktan şeylere gülen insanlar var..
Portakal ye ve kırmızı oje sür. (Iki kat sür.) Çok kötü sürüyorsun bazen.
Dünyanın en mutlu genç kızı benim. Bunu daha önce de söyleyenler olmuştur ancak hiçbiri benim kadar haklı olamaz. Jane'den bile daha mutluyum ben; o gülümsüyor, ben kahkaha atıyorum..
Tükrük, balgam ve sümükle kaplı kaldırımdan elma ve portakal kabukları, üzüm salkımları topluyor ve bunları yiyorlardı. Nohut tanesi büyüklüğünde olan ekmek kırıntıları, pislikten rengi kaybolmuş elma koçanları topluyorlardı... Bunlara elma koçanı demeye bin şahit isterdi, ikisi de bunları çiğniyor, yutuyorlardı ve bu olay, Tanrı'nın 1902 yılının 20 Ağustos günü, akşamın altısı ile yedisi arasında, dünyanın en büyük, en güçlü ve en varlıklı imparatorluğunun başkentinde yaşanıyordu...