Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Osman Bey'in Evlatları
Osman Bey'in, Orhan, Alâüddin Ali, Pazarlu, Çoban, Melik, Hamid isimli altı oğluyla Fatma adında bir kızı olmuştur. Alâüddin Ali Bey, Şey Edebiâli'nin kızı Bâlâ Hatun'dan, Orhan Bey ise Ömer Bey'in kızı Mal Hatun dan dünyaya gelmişlerdir. Osman Bey'in kaç hanımı olduğu, diğer oğullarının bu iki zevcesinden mi, yoksa başka zevcelerinden mi dünyaya geldikleri malüm değildir.
Kayılar, ana vatanlarını Cengiz müstevlilerine bırakmanın yakıcı duygusu içinde ellerine geçen yeni toprakları canla başla korudular. Cihat bayrağını açtılar. Doğu'dan gelen “Horasan erenleri” ve Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde faaliyette bulunan tarikat mensupları, bu meyanda Ahiler, Kayı Han Aşireti mensuplarını cihat farizası etrafında organize ettiler.
Reklam
Osman Gazi Fiziksel Özellikleri
Müverrihlerin ittifakına göre Osman Bey uzuna yakın orta boylu, esmer benizli, değirmi sakallı, yuvarlak yüzlü, çatık kaşlı, geniş göğüslü idi. Ayakta durduğu zaman Kolları dizlerine kadar inerdi. Bu da ona ata rahat binme ve iyi kılıç kullanma üstünlüğü sağlardı. Giyimi, İslam'ın ilk muhariplerinin elbiseleri gibi sade idi. Onlar gibi, kırmızı, yuvarlak külahının üzerine, ön tarafında genişçe bir kabarıklık meydana getiren be yaz bir sarık sarardı. Yaka ve astarı kendi renginde geniş bir kaftan giyerdi ki, uzun yenleri kolları arasından sarkarak, elbisesinin aşağı kısmını örterdi (Hammer, c.1,s.101).
Osman Bey'in bıraktığı manevi miras
Vaktiyle Ertuğrul Bey'e, Selçuklu Sultanı Birinci Alâüddin Keykübad tarafından verilen toprak parçası, bin ilâ iki bin kilometrekare civarındaydı. Ertuğrul Gazi, 4 bin 800 kilometrekare civarına çıkardı. Osman Bey öldüğü zaman ise Osmanlı Beyliği'nin toprakları 16 bin kilometrekareyi bulmuştur. Kırk üç yıl süren amansız mücadele ancak bu kadarına kafi geldi. Ama fethettiği topraklar sıradan toprak parçaları değil, İznik, İzmit ve nihayet İstanbul fethinin işaret taşlarıydı. Her şey Osman Bey'in dehasında şekillendiği biçimde tatbik edilmişti. Önce civar temizlenmiş, düşmana gözdağı verilmiş, büyük uc beyleriyle ve bilhassa İlhanlılarla iyi geçinmeye dikkat edilerek hedefe ağır ağır yürünmüştü. Fetihler rastgele yapılmamıştı. Hepsi de asıl maksada hizmet ediyordu. Civarın temizlenmesinden sonra Mudanya ele geçirildi (1321). Böylece Osmanoğulları hem Marmara'ya çıkmış oldu; hem de Bursa, iskelesinden mahrum edilmek suretiyle düşmeye mahküm bir hâle getirildi. Bütün bunlar Osman Bey'in askeri ve siyasi dehasının nişanlarıdır. Faziletini ise duşmanları bile inkar edememiş, Osmanlılar hakkında çok kere peşin hükümlü olan Hammer bile, “Osmanlı İmparatorluğu Tarihi” isimli eserinde, “Fazileti teşkil eden manevi vasıfları olduğu inkar edilemez." demek zorunda kalmıştır.
Osman Bey'in vefatıyla evlatlarına bıraktığı maddi miras, adını etmeye değmeyecek kadar azdı. Fakat ibret için zikredilmesi lazım gelir: Bir kaşık, bir tuzluk, bir işlemeli kaftan, yeni bir sarık, birkaç ipekli kırmızı sancak, birkaç at ve birkaç koyun sürüsü (Hammer, c. 1, 8 100). Başka hiçbir şey -ne altın, ne gümüş, ne yakut, ne de konak...
Osman Bey'in Oğlu Orhan Gazi'ye Vasiyeti:
Şimdi vasiyetimi sükûnetle dinle: Orhan, öleceğim için üzülmüyorum; çünkü senin gibi bir halef bırakıyorum. Adil ol, merhametli ol, dininin emirlerinden sapma, istişareye ehemmiyet ver; ama ehliyle istişareye dikkat göster. İslam dinini yaymak için Allah'ın emr-i mucibınde cihat eyle. Din adamlarını, âlimleri dervişleri koru, onlara yardım et, onların dualarını al. Rahatı düşünme, güçlüklerden yılma, emeklerini cihat uğruna harca. Dünya malına değer verme, çünkü dünya malı geçicidir. Bütün beşeri lezzetler biter, sen ebedi güzelliklere talip ol, mükafatını Allah'tan bekle. Bizim kavgamız mihnetle kuru kavga değil, davamız cihana hükmetme davası değil; davamız bütün bunlardan çok daha murkaddes olan ila-yı kelimetullah davasıdır. Zaferlerimız, büyük davamızın zaferleridir. Bu davada insanlar sadece vasıtadan ibarettir. Nöbet senin Orhan, biz göçer olduk. Göreyim seni, ilminin de kılıcının da hakkını ver. Yolun açık olsun. Var git Bursa'yı aç, gülzar eyle...” Orhan Bey, babasının elini öpüp çıkarken omuzları sarsılıyor, genzine çıkan hıçkırıkları zor tutuyordu.
Reklam
OSMAN BEY:
Ölümün acısı tatlısı n'ola; dünyada dur otur bilmedik, rahat yüzü görmedik; istirahat bizim hakkımız değil mi?
OSMAN BEY:
Allah bilir ya, maksadımız cihat farizasını ihya idi. Allah'ın adını Kostantiniye'nin burçlarından ezanla haykırtmak idi. Biz göremezsek torunlarımız görür. Yahut onların torunları... İnanç tohumu toprağa düşmüştür, nasılsa yetişecek. Onu yeşertecek olanlar nasılsa gelecek.
Gazi Abdurrahman:
Bizler şahıslara değil, davaya bağlanmalıyız. Şahıslara bağlananlar, şahıslar ölünce boşlukta kalır; davaya bağlananlar, davanın ebediliğinde abideleşir.
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.