...insanın bir değil tam üç beyni var. İlki; zaten bildiğimiz ve kafamızda taşıdığımız beyin. İkincisi ise; dokusal yapısı itibariyle beyinle aynı hücresel yapıdan teşkil olan kalp. Üçüncü; kıvrımlı şekli ile neredeyse şeklen zaten beyne benzeyen bağırsaklar. Özellikle bağırsakların içinde yer alan ve gıda özlerinin kana aktarılmasını sağlayan sinir uçlarının da beyindeki hücresel yapıyla aynı olduğu yazıyor bu yeni bilgide. Buna göre bilinç üçe ayrılıyor: Mantıksal bilinç beyin tarafından kontrol ediliyor. Duygusal bilinç kalp ve sezgisel bilinç ise bağırsaklar tarafından. Tüm, Tanrısal kaynaklı kutsal metinlerde kalbe neden bu denli atıfta bulunulduğunu daha iyi anladım. Kalbi ve kanı kullanarak bilinç düzeyini değiştirme mevzusu şimdi iyice netleşti. Elbette Tanrısal kaynaklı tüm kutsal metinlerde neden oruç tutulmasının emrolunduğu bu yeni bilgi ile tam yerine oturdu. Oruç sayesinde bağırsaklarda bulunan ve beyinle aynı hücresel yapıda olan sinir uçları sezgi denilen yetenek için kullanılmak üzere boşa çıkmış olacak. Bağırsaklarda yer alan bu sinir uçları ne denli sezgi için kullanılırsa insanın sezgi yeteneği de o denli artmakta bu gizemli bilgiye göre. Ancak bunun gerçekleşmesi için elbette az yemek ve dikkati bu bölgede yoğunlaştırmak şart. Geçmiş yıllarda -Ki enerjisi- üzerine ulaştığımız bilgi şimdi tam değerini buldu. Bedende bu enerjinin depolandığı yer tam olarak karın bölgesiydi. Bağırsaklarda bulunan bu sinir uçları -Ki enerjisi- ile iyice aktif hale geliyor.
Bazen dogmatik bazen de bilimsel paradigmalarla desteklenen, güçlü ve heyecan verici bir şekilde başlayan kurgu malesef sona yaklaşınca etkisini yitiriyor. İlk yarısında beni derinden etkileyen, bildiklerimi sorgulamama sebep olan ve gerçekten düşünmeye zorlayan, birçok sayfasını alıntılamak istediğim bir kitapla karşı karşıyaydım. Buna rağmen ikinci yarısı için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Belki de beklentiyi yüksek tutmak ikinci yarıda kurguyu zayıf kılarak beni hayal kırıklığına uğrattı. Yinede şiddetle tavsiye ediyorum. Elinize aldığınızda bir çırpıda ve merakla okuyacağınızdan eminim. İkinci seri olan 'Şamanın Yükselişi' ni de ilk fırsatta okumayı düşünüyorum...
Şamanın DoğuşuAdnan Kurt · Lina Basın Yayın Dağıtım · 2010195 okunma
Yazardan okuduğum ilk eser oldu kendileri.. Oldukça akıcı ve yalın bir dille yazılmış. Tüm yaştan okurlar kolaylıkla okuyabilir. Okurken sayfaların nasıl aktığına ve sona geldiğinize şaşıracaksınız. Uzun bir dönem etkisinde kalacağımız çok net. Kısacası ben büyük bi zevkle okudum sizlerede tavsiyemdir..
Şamanın DoğuşuAdnan Kurt · Volkan Kitap Yayınları · 2018195 okunma
Şamanın Yükselişi, Ruh Bükücü serisinin ikinci kitabı. Birinci kitap olan Şamanın Doğuşu gibi çok sürükleyici ve akıcıydı. Serinin son kitabı Şamanların Savaşı'nı da elimden geldiğince çabuk bulup okumak istiyorum.
Kitap, baş karakterimiz Mehmet'in özel güçleri nedeniyle yaşadıklarıyla devam ediyor. Yaşananlar Sadun Komiser, Meltem ve sonradan onlara katılan Duygu'nun Mehmet'in hayatındaki yerlerini gözlerimde canlandırıp aynı duyguları hissetmeme sebep oldu.
Bir parça içim burkuldu, kitabın ortalarında başlayan olaylarla kitap daha heyecanlı bir hal aldı.
"Tüm peygamberler ve ermişler hep aynı şeyi önermişlerdir insanlara; ölmeden önce ölün! Bunun ne anlama geldiğini uzun araştırma ve çalışmalar sonunda tam manası ile bulabildik. Mevcut dinsel kaynaklarda bunun yöntemi bir yana, yeterli tanımının dahi olmaması hepimize garip geldi. Böylesine önemli bir konunun insanlardan adeta gizlendiğine kesin olarak eminiz.
Bu kâinatın mayasının hayal olduğuna şüphemiz yok, eldeki tüm bilgiler ve bazı şahsi deneyimlerimiz bunu göstermekte. Dolayısı ile ölmeden önce ölme önerisi, insanların içinde yaşadıkları bu yanılsama dünyasından çıkmaları ve Tanrı katına yükselmelerini içeriyor. Tıpkı İsa Mesih'in yükselmesi gibi, tıpkı Hz. Muhammed”in miracı gibi..."
"KÜLDEN KILIÇLAR ALTINDA ALEVDEN AŞKLAR."
-