1969 İstanbul doğumlu. 1990 Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. 1994 yılında staj dönemi ile hakimlik mesleğine başladı. Bir çok ilde hakim olarak çalıştıktan sonra GaziAntep iline atandı. Bir oğlu olan Arzu Eşbah halen görevini sürdürmektedir. Şiirleri Hayal, Çalı, Şehir, Öğretmen Dünyası, Onaltıkırkbeş, Temrin, Herşey Karşın, Şair Çıkmazı, Yokuş, Deliler Teknesi'nde yayımlandı.
İlk şiir kitabı 2006 yılında Hayal Yayınlarından çıkan Adalet Hanım'ın Düşleri'dir.
…
usulca yaslanırım
umut dolu bir şarkıya
İçim kıpır kıpır.
ya da yazılırım bir öyküye
ne fark eder uzun kısa.
olmadı bahara uzanırım
şöyle boyluboyunca.
omzuma kuşlar konar
saçlarımda efil efil rüzgâr.
gözlerimde binlerce yakamoz
uzak denizleri anımsarım ya da.
ayna'ya bakarım durup durup
çiçek olup açarım..
hem geçer diyorsa annem
geçer sahiden
inanırım..
Yapacak bir şey yok dedi kadın kalabalığa siz istiyorsunuz diye değişemem. Bazen biraz alınganım. Genellikle hassas ve romantik. Hâlâ aşk'a da inanıyorum masallara kahramanlara kahve falına papatyalara istersek dünyanın güzel bir yer olacağına da. İyi olmanın iyilik yapmanın kolay affetmenin saflık olmadığına. Ve şiirin sonsuzluğuna. Bilin ki siz istiyorsunuz diye değişemem ey şehrin sahipleri. Çok oldu ben bağışlayalı kendimi..
Biliyorum; çıkıp geleceksin
serin bir bahar akşamı üstelik
saçların ağarmış sesin kırık dökük
gözlerinde buruk ama sevdalı o bakış
…-başka baharda kalmış heveslerin
olsun varsın kim kusursuzki ! bilirsin-
yorgun ve suskun çizgilerin
“..geç kapanırmış güya derin yaralar
zira bizim de kabuklara düşmanlığımız aşikâr..”
daha sessizim şimdi van gogh’un kadınlarından
ve daha da içli.
ihtimâl o ki; okumayacağınız şiirlere yazıyorum hevesle sizi
tanığı olmayacağınız bir aşkla sevdiğim gibi
isminizi fısıldıyorum sürekli geceye ve güllere
sufle veriyor telve ateşe. ateş köze. köz küle.
sanki kül ateşten azade bu minvalde
ey siz!
siz ve o nihavent gözleriniz. güne düşen cemre her hecede.
her nefeste doyumsuz giz.
ve elbet kusursuz müebbet yokluğunuz. sorgusuz
üstelik bunu bir tek siz bilmiyorsunuz
adanabilirdim öykülerce adımlarınıza oysaki
oysaki bütün kadınlarımla ezberleyebilirdim sizi
cümlenizin en sessiz harfi olmaya hazırdım
yaslanırdım usulca dudaklarınıza adımla
ya da bir mum karanlığınıza
nasıl da razıydım vâkıf olmaya sırrınıza
ışığa karşı durduğunuzda
arkanızda kalmaya nasıl da arzulu
mânâ da olabilirdim mesela bu bahar aldanmaya
ya da dönüp dönüp baktığınız o ayna
hani şart değildi nazarınızda leyla olmak
yazılsaydım yeterki alnınıza
siz yeterki dokunsaydınız yaraya parmak uçlarınızda vefa
oysa çalmayacağınız kapıların gerisinde
açmayacağınız kapıların önündeyim
vâveylâ! en yakınınızda
ve fakat en uzak sürgündeyim..
Dilküşa /
...
eski bir kitap bulur okuruz,
hani şöyle yıpranmış
yaşanmış
ve ince bir kitap
altını çize çize
birlikte okuruz,
şehre yine yağmur yağar
saat yine durur 16:35'te
elimizde birer fincan kahve
peşimizde onlarca şiir
birinde ümide rastlarız belki..
...
Eserde birkaç tane şiir haricinde ki geriye kalanların hepsinin vasat olduğunu söyleyebilirim. Şairin açıkcası çoğu şiirlerinde ne anlatmak istediği anlayamadım ya da ben mi bir türlü o duyguların içine giremedim anlayamadım.