İmparatorluktaki tüm kentlerin tahıl ambarının dolmasına katkıda bulunduklarını ve hiçbir kentin diğerinden daha fazla yük altına girmediğini göstermekteydi. Bu çok akıllıca bir yöntemdi; haset ve kıskançlığa meydan vermiyordu.
(Türkiye’yi günümüzde ziyaret etmiş olanlara “Adaniya” adı, Charter Hava Limanı Adana’yı anımsatmışsa, haksız değiller. Adana, en az 3500 yıldır adı değişmeyen ender Anadolu kentlerinden biridir)
Hitit kuşatmaları genelde 6 ay sürer bunun nedeni de İlkbahar ve Yaz aylarının iklim elverişliliğidir.
Aynı zamanda ağır saldırıları karanlıktan faydalanmak için gece gerçekliştirirlerdi.
Tarihi kurgu okumayı severim . Kuyumcu Palla ne saman altından şu yürüten bir insan ya... Bir insan açgözlü ve altına tapan bir insan olmasın sonuçları kötü oluyor...
Bazı konularda tarafsızlıklarını koruyamadıkları ufak tefek hükümlere karşın, Hitit uygarlığını sadece Anadolu'da olanları anlatarak değil, o coğrafya da bu kudretli imparatorluğun komşularının başlarından geçenlerle birlikte değerlendirmeyi başaran üst sınıf bir kitap. Kapak içerisinde yer alan harita, okurken edindiğiniz bilgileri ve bazı yerlerin antik çağdaki isimleri yorumlayabilmeniz için biçilmiş kaftan olmuş. Kitabın tam ortasında yer alan kuşe kağıda basılmış görseller de nadir parçalara ait olması sebebiyle ayrıca önemli. Bu kudretli imparatorluk hakkında farklı bir bakış açısıyla; ancak daha fazla ve ayrıntılı bilgiye sahip olmak isterseniz, özellikle benim gibi Hititler konusunda kütüphanenizin bir bölümü varsa katiyen temin etmeniz gereken bir kitap.
Bir tarihçi açısından yeterli doyuma ulaştırabilecek bir roman olmamasına karşın genel hatlarıyla Hitit Krallığını ve halkın günlük koşuşturmacasını okurda canlandırabiliyor. Bu yönüyle gerçekten mutluluk verici. Kısa da olsa verdiği tarihi bilgiler ve özel bayram ritüelleri romanın okuma keyfini arttırmış.