Cemal Anadol kitaplarını, Cemal Anadol sözleri ve alıntılarını, Cemal Anadol yazarlarını, Cemal Anadol yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bilinen odur ki kavgamız mücadele şartlarının eşit olmadığı zor, çetin ama mutlaka başarılması gereken bir kavgadır. Bazı düzenlemeler, imkânsızlıklara rağmen yürüyen Türkçü Hareketin zafer günlerini yaklaştıracaktır.
"Hakikate doğru ilerlemeyi durdurmak isteyen düşmanların, yoldan temizlenmesi lazımdır; şu kadar ki her türlü intikam alma bile kanun ve adalet esprisi dahilinde yapılmalıdır; aksine kalkışacak olanların hepsi cezalandırılmalıdır."
Mason Dergisi s.1 2, cilt 2, Sf.19.
Madde;
1. Genç nesilleri ahlâka aykırı telkinlerle dejenere etmeli.
2. Aile hayatını yıkmalı.
3. San'atı zayıflatmalı, edebiyatı müstehcen ve ahlâk dışı bir hale sokmalı.
4. İnsanlara aşağı sınıflar gibi tehakküm etmeli.
5. Mukaddesata saygıyı yıkmalı, hürmetle anılan kimseler hakkında rezilâne skandallar uydurmalı.
6. Hudutsuz bir lüks baş
Ve Enver Paşa, Türkiye'den ayrılırken Cemal Paşa'ya bıraktığı mektupta şöyle diyordu:
"Paşam, bütün yaptıklarımın hesabını vermeye hazırım. Bizim asıl mesuliyetimiz. Sultan Abdülhamid'i anlamamak ve siyonizme alet olmaklığımızdır. Acıdır, fakat hakikat bu!"
İşte bunun için; "İkinci Abdülhamid saltanatı, Türk'ü o engin coğrafyası üzerinde yaşatmak isteyen bir azmin, bir millî inanışın orta-doğu komiteciliğine karşı kurduğu (gizli mukavemet)in adıdır. Abdülhamid devri, orta-doğu komiteciliğine karşı bir (millî savunma) hareketidir."
Osmanlı Devleti,Söğüt'te kurulduğu 1299 yıllarında 40 atlıya sahip bir uç beyliği iken, 1326'da Bursa'nın fethi sırasında Orhan Bey 38.000 süvariye kumanda ediyordu.Bu asker artışı nereden geliyordu ? Fethedilen topraklardan toplanamazdı.Zira bu yerin ahalisi Türk değildi.400 çadırlık bir aşiret ,27 senede bu kadar çoğalamazdı.Selçuklu Sultanlığı,asker yardımı yapacak halde değildi.O halde artış nereden geliyordu ? Öyle anlaşılıyor ki, Bizans ucundaki bu beylik, bütün Türk âleminin ülküsünü temsil ediyor.Türklük âleminin, Fetret devrinde bile asla vazgeçmediği ,İstanbul fethinin ve dünya hâkimiyetinin mümessili sayılıyordu.Millî şuur ve ülkü,Horasan'dan İzmir'e kadar her yerdeki Türk'ü Ertuğrul Sancağı'na çekiyor,şeyhler,müftüler,müderrisler,eli kılıç kabzasına yakışan her yiğidi,gönlü fazilet aşkı ile dolu her mü'mini ,kafası salim düşünceye açılmış her talebeyi,Söğüt Beyliği'ne sevkediyordu.Küçük beylik,az zamanda Türk âleminin otağı hâline geldi.
"Dünyada bizden başka, kendi millî sanatını tesadüfe bırakıp, başka bir kültürün müziğini , tepeden inme dayatmalarla kabûle zorlayan hiçbir millet yoktur.
Teknoloji alınır.
İlmi metodlar ,eksiğimiz varsa,ithal edilir.
Bizde üretilmeyen mal veya ürün getirtilir.
Müzik almak niçin ? Kimin için ?.. Başka müzik arayışına gireceğimize ,önce kendimizinkini tanımak gerekmez mi ? Tanımanın ardından, o sanatı yaşama aşamasına gelmek varken,yabancı bir müziğe -anlamadan-hayranlık,acaba modern bağnazlık hastalığının,kaçıncı şifasız devresidir?"
"Sancak,kaftan ve davul gelince Osman Bey ayağa kalktı.Padişahlık türesince davul çaldılar.Kutlu olsun dediler. O zaman oturdu. O çağdanberi Osman'ın türesidir; ne zaman seferde davul çalınsa, Osmanoğulları ayakta durular."