Bu alanın, bu mutluluğun bir rengi vardı: pembe. Günbatımında gökyüzünün büründüğü pembe, akıl almaz bir biçimde belirerek yaşamımı temsil eden engin, şeffaf, uzak pembe. Ben engin, şeffaf, uzaktım; akıl almaz yaşamımsa gökyüzünü temsil ediyordu. Yaşamım kendi tablomdu. Yaşamak kendimi renklendirmekti, gökyüzüne asılı, anlaşılmaz ışığın pembesiyle...