Kitabın ilk paragrafını okuduktan sonra almaya ve okumaya karar vermiştim çünkü çok etkileyici bir paragraf ile başlıyor; “Hikâyem, yani “nasıl rahibe olduğumun” hikâyesi, yaşamımın erken bir döneminde başladı; altı yaşımı daha yeni bitirmiştim. Bu başlangıç hafızama öyle bir kazındı ki hâlâ en ince ayrıntısına kadar gözümde canlandırabiliyorum. Öncesine dair hiçbir şey hatırlamıyorum; sonrasındaysa her şey canlı ve uyku anlarını dahi kapsayan tek bir hatıraya dönüşüyor, en sonunda da rahibe giysisini sırtıma geçiriyorum.” Ancak bu ilk paragraftan sonra, kitapta bir daha asla “rahibe” sözcüğü geçmiyor. Bu, César Aira’nın aldatmacılarından sadece birisi. Yazarın bir başka aldatmacası ise 6 yaşındaki başkahramanın kimliği ile ilgili. Bu kişi bazı yerlerde “kız”, bazı yerlerde ise “erkek” olarak belirtiliyor. “Nasıl Rahibe Oldum”da yazarın okura bir aldatmaca daha yapıyor. Romanın ortalarında, 6 yaşındaki bu çocuğun isminin César Aira olduğunu öğreniyoruz. Aklımıza “acaba yazarın öz yaşamı ile ilgili bir roman mı?” sorusu geliyor.
.
Kitap soluksuz ve güzel bir tempoda ilerliyor, okumanızı önereceğim bir kitap. 10 üzerinden 8’i hak ediyor bence, ayrıca yazarın ‘başyapıtı’ kabul ediliyor. Yazarın okuduğum ilk kitabıydı ve bu sayede onu tanımış oldum. .