Buradaki temel nokta; derin düşünce için bonsai, elma bahçesi ya da taş bahçesine ihtiyaç olduğu değil; her bahçıvanın bir Aristo olduğudur. Sartre'ın doğayı reddedişinden de anlaşılacağı gibi, bahçe felsefe ya da entelektüel özgürlük için şart değildir. Bahçe sadece meditasyon ve derin düşünceye olanak sağlar. Ve bunun için de muhteşem ya da egzotik bir bahçeniz olması gerekmez. O "muhteşem binaların" yanında, bahçenin sıradanlığı bir erdemdir: Gizem hemen yanı başınızdadır. Felsefenin eşlikçisi olan bahçe, tıpkı Sokrates'te olduğu gibi, surların hemen dışında sizi bekler.
“Toplumun içindeki (zekâ, adale kuvveti ve güzellik gibi) doğal eşitsizlikler, (sınıf, statü gibi) siyasi eşitsizlikleri beraberinde getirdi. Bu da aldatmacaya yol açtı; çünkü belli özelliklere sahip olmayan kişi, onlara sahipmiş gibi davranmak zorundaydı. “Olmak ve görünmek iki ayrı şey oldu.”
J.J. Rousseau
Sartre'ın gerçekte söylemek istediği, bir yazının ancak yarısının yazar tarafından tamamlanabileceğidir. Okuru olmadan metin, yalnızca bir duygu akımı, açık ve köyü cisimler bütünüdür.