O, ölümü alacakaranlıkta değil; tan yeri ağarırken, güneş ufku kana boyarken karşılayacaktı. Çünkü o, güneşle birlikte doğmuştu, güneşle aynı anda ağlamıştı...
"Ben onu öldürdüm!"
Sonra benim şaşkınlığımı görüp devam etti:
"Düşündüğün anlamda değil; ben onu månen öldürdüm. Bu mezarda hiç kimse yok! Ben onu mezara kadar seveceğim, diye ant içmiştim..."