"lslam'a göre dini nikah sayısı dörttür. Hocamın niye altı bayanla evli olduğu hususuna diyeceğim yoktur."
"Dördüncü eşi olarak bu durumu kabul ettim. Benden sonra iki kişiyle daha evlendi. Hocamızdan hiç kötü yan görmedim. Kendisine halen güvenmekteyim."
Ona göre haremdeki kadınlar ya manevi kızı ya da bacısıydı. Yedinci eşi Elif Ceyhan ve sekizinci eşi Seher Barın dahil...
Tekke ve Zaviyeler Kanunu devleti ele geçirmek için mücadele eden Fetullahçılar, Nakşibendiler ve Süleymancılar gibi
tarikat ve cemaatlere değil, dini telkinle müritlerini istismar eden Uğur Korunmaz ve Recep Küçük'e uygulanıyor.
Sahteşeyhler cezalandırılırken, gerçek şeyhler ise laik devletin ruhuna fatiha okuyor.
Halbuki TBMM'nin, 30 Mayıs 1925'te 677 sayılı kanunu kabul ettiği gün, Refik Koraltan'dan sonra kürsüye çıkan Rize
milletvekili Ekrem Bey (Rize), bağnazlığa karşı Cumhuriyet'in zaferini ilan ederek, şöyle konuşmuştu:
Bundan sonra şeyh ve tekke ismi kalmayacaktır. Bunu görmekle
mesudum.
Tekkeler şimdiye kadar en iğrenç içtimai:
(sosyal) sahnelere yuva olmuş, memleketin en buhranlı zamanlarında meşum (uğursuz) ve siyasi tahribat yapmışlardır
. . .
Asıl mesut olduğum diğer bir cihet (yan) vardır ki, o da fikri taassup (bağnazlık) denilen bu yılanın bugün paralanmış
olmasıdır. O şimdi kıvranarak, hırlayarak can çekişiyor.
Bununla beraber tehlikesini biraz daha muhafaza ediyor. Fakat Cumhuriyetin çıkardığı kanunların satırı ile onu
tamamıyla öldüreceğiz ve taassup içinde yaşayan milletlere misal olacağız!