Sekiz yıldır durmadan onu düşünüyorum. Sabah saat yedide onun uyanıp uyanmadığını merak ediyorum, sekizde yulaf ezmesini yemekte olduğunu hayal ediyorum (yulaf ezmesine bayılır,Nebraska'da bir çiftlikte büyümüş). Caddede yürürken gözlerim
sürekli onu arıyor. Çoğu kez onu gördüğümü sanıp yanlışlıkla bir yabancıya selam veriyorum. Onun hakkında hayallere dalıyorum. O yirmi yedi gün süresince gerçekleşen her bir buluşmamızı kafamda tekrar tekrar yaşıyorum.
Neden sorusu akimdan çıkmıyordu. Neden onu reddedip kendinden uzaklaştırmıştı? Neden o zaman? Neden onu görmek ya da onunla telefonda bile konuşmak istemiyordu?
"Beni yaşamın manevi, dini boyutuyla tanıştırdı. Bana tüm canlıları sevmeyi öğretti. Bana dünyaya gelmiş olmamın nedenle
ri üzerinde düşünmeyi öğretti. Ama öyle bulutların üzerinde değildi. Tam yaruinda, benimle birlikteydi."
Daha önce hiçbir zaman hiç kimseye bu kadar
açılmamıştı. Daha önce hiçbir zaman hiçbir terapist ona bu kadar titizce dürüst, dolambaçsız ve nazik davranmamıştı.
Yücedir aşk, insanların tutkusundan çok ötede
Uzaktır aynlığın tanımından da, vuslatın tasvirinden de
Değil mi ki bir şey kırar hayalin kolunu kanadını
Ezer her türlü kavrayışı da, temessülü de.