Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Max Horkheimer

Max HorkheimerAkıl Tutulması yazarı
Yazar
8.7/10
169 Kişi
1.032
Okunma
102
Beğeni
6,4bin
Görüntülenme

Max Horkheimer Gönderileri

Max Horkheimer kitaplarını, Max Horkheimer sözleri ve alıntılarını, Max Horkheimer yazarlarını, Max Horkheimer yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Vicdan azabı inancın öteki yüzüdür. İnananlardaki dürüstlüğün öteden beri aşırı duyarlı ve tehlikeli olmasının nedeni inanca yapışıp kalan noksanlığın ve uzlaşmayı bir görev haline getirmesinin doğurduğu içkin çelişkinin içten içe bilinmesidir.
…inanç kendi eksikliğini gösteren bir kavram­dır: Eğer inanan bilgiye karşıt olduğu ya da tersine bilgiyle bağdaştığı sürekli vurgulanmazsa; inanç, inanç olarak yok olur. İnancın daima bilginin kısıtlanmasına gereksinim duyması kendisinin de kısıtlı kal­masına neden olur. İnanç, inancın kendisini aşan hakikat ilkesi olma­dan varlığını sürdüremez.
Reklam
Söylencesel düalizm varoluş çemberinin dışına çıkmaz. Mana'nın içten içe hüküm sürdüğü dünyadan, hatta Yunan ve Hint söylencelerinden çıkış yoktur. Her şey ebediyen aynı kalır. Her doğumun bedeli ölümle, her mutluluğun bedeli de mutsuzlukla ödenir. Tanrılar ve insanlar kendilerine biçilmiş vade bitmeden, yazgının kör gidişatını değiştirmeye çabalasalar da, eninde sonunda varoluşa yenilirler.
...her şey yalnızca olmadığı şey olarak her zaman ne ise o olur.
Benlik, mimesise dayanan büyüyle birlikte nesnesini tam olarak kavrayan bilgiyi de tabulaştırdı. Benliğin nefreti, üstesinden gelinen geçmişin ve onun düşsel mutluluğunun simgesine yönelikti.
Her şeyin her şeyle özdeş olmasının bedeli hiçbir şeyin kendiyle özdeş olamamasıyla ödenir.
Reklam
Ne ki büyünün yarattığı yanılsama dağıldıkça yineleme ,düzenlilik başlığı altında giderek daha da insafsızlaşan bir döngüye hapseder insanı. İnsan, bu döngünün doğa kanunu olarak somutlaştırılmasıyla kendisini özgür özne olarak güvende sanır. Aydınlanmanın söylencesel imgelem gücüne karşı savunduğu, olup biteni birer yineleme olarak açıklayan içkinlik ilkesi aslında tam da mitosun ilkesidir. Anlamsız oyunun tüm hamleleri gerçekleştirildiği, tüm büyük düşünceler düşünüldüğü, olası tüm keşifler önceden tasarlanabildiği ve insanlar hayatta kalmayı uyum sağlayarak başardıklarını kesin olarak belirledikleri için; yavan bilgelik güneşin altında yeni bir şeyin olamayacağını söyler. Ancak bu yavan bilgelik bir kenara attığı fantastik olanı yeniden üretir; bu, varolanı misilleme yoluyla durmaksızın tekrar var eden yazgının kabulüdür. Farklı olanlar aynı kılınır.
Doğanın egemen güçleri olarak yaratıcı Tanrı ile düzenleyici tin birbirine benzer. İnsanın Tanrı'nın sureti olduğu düşüncesi, onun varoluş üzerindeki egemenliğinde, efendinin bakışında, buyuruculuğunda yatar. Söylence aydınlanmaya, doğa da salt nesnelliğe dönüşür. İnsanlar erklerinin artmasının bedelini, bu erki uyguladıkları nesnelere yabancılaşmakla öderler.
Modern bilime giden yolda insan anlamdan vazgeçiyor.
Aydınlanmanın -demirden faşistlerin iki yüzlülükle göklere çıkardığı ve her şeye uyum gösterebilen insanlık uzmanlarının hayata geçirdiği- durmaksızın kendisini tahrip etmesi düşünmeyi, zamanın ruhunun [Zeitgeist] getirdiği alışkanlıklar ve eğilimler karşısında kalan son masumiyeti de kendisine yasaklamaya zorlamaktadır. Kamusallık, düşüncenin kaçınılmaz olarak metaya, dilin de onun övgüsüne dönüş­tüğü bir duruma ulaştıysa, böyle bir yozlaşmanın kaynaklarına doğru iz sürme çabaları da, bu çabaların dünya tarihine ilişkin sonuçları bü­tünüyle boş çıkmadan önce, halihazırdaki dilsel ve düşünsel taleplerin peşi sıra gitmeyi reddetmelidir.
Önsöz
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.