1953’te Ordu-Fatsa’nın Kumru nahiyesinde doğdu. 12 Mart öncesinde DEVGENÇ’e sempati duymaya başladı. 1972’de ODTÜ Sosyoloji Bölümüne kaydoldu. ADYÖD (Ankara Demokratik Yüksek Öğrenim Derneği), ODTÜ Komisyonu ve ODTÜ-DER kuruluş çalışmalarına katıldı. AYÖD (Ankara Yüksek Öğrenim Derneği) başkanlığı yaptı. Devrimci Gençlik veDevrimci Yol dergilerinin çıkarılmasında, Devrimci Gençlik ve Devrimci Yol örgütlenmesinde görevler aldı. 12 Eylül darbesinden sonra Ocak 1981’de İstanbul’da yakalandı. 1989 Temmuz’unda Mamak Askeri Cezaevi’nden tahliye oldu. 1991’de yayınlanan Demokrat Dergisi’nin çıkarılması sürecini başlattı. 1996 sonrasında Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nde görevler üstlendi. 2002-2003 arasında “Acil Barış ya da Öçalan Devlet mi?” kitabından aldığı hapis cezası yüzünden Almanya’da siyasi mülteci olarak yaşadı. Diğer kitapları: Anne Bak Kral Çıplak!, Meğer, Sıradan ve Sahici, Kemalistler Ülkesinde Cumhuriyet ve Diktatörlük, Politik Korner. 2004’ten bu yana çevirmenlik, editörlük ve BirGüngazetesinde köşe yazarlığı yapıyor.
Tek parti döneminde ‘halk egemenliği’ prensibine kesinlikle itibar edilmiştir. ‘Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ ilkesine her zaman hürmet gösterilmiş ve gerekleri yerine getirilmiştir…
Marx, bence felsefeyi de psikolojiyi de birlikte ele alabilen tılsımı ya da kuşkuyu bize fısıldadığı için; bu sakallıdan kurtulabilmek-kaçabilmek mümkün değil...
Sana, şimdi çocukluğundan beri yanlış algıladığına inandığım bir olayın aslını anlatabilir miyim? Dinle!
Nasrettin Hoca bir gün Akşehir gölünün kenarında yoğurt yemiş, karnını doyurmuş, sonra da gölde yoğurt kabını ve kaşığını yıkıyormuş. Tam o sırada oradan geçen bir akıl dane hocaya ne yaptığını sormuş.
Benzer bir durumda sen olsan ne yanıt verirsin? Diyelim ki, oturmuş kitabını okuyorsun ve adamın biri sana ne yaptığını soruyor. Desen desen, ne bileyim, "görmüyor musun, kitabın içindeki kahramanların canlanmasını bekliyorum" filan demez misin? Dersin. Sen kitabını okurken sana ne yaptığının sorulması mı saçmadır, yoksa senin verdiğin yanıt mı Allah aşkına!
Bizim hoca da kabını kaşığını yıkadığını gördüğü halde ne yaptığını soran adama ne yanıt verebilirmiş ki... Saçma soruyu "aynı düzeyde" yanıtlamaktan başka ne yapabilirmiş ki..."Görmüyor musun, göle maya çalıyorum be kardeşim" deyivermiş... Adamın "ezberi bozulmuş" elbette. "Aman hocam, göl hiç maya tutar mı?" diye saçmalamaya devam etmiş... Hoca da "ya tutarsa?" demiş... Der elbette... Başka ne diyebilirdi ki?
Aynı adam sana "saçmalama yahu hiç kitabın kahraman ları canlanır mıymış?" diyerek ve üstelik senin saçmaladığını düşünerek bir saçma soru daha sorsa; sen de, "ya canlanırsa" demez misin? Der misin, demez misin, ben nereden bileyim...
Bir haftada sindire sindire Melik Pekdemir'in "Devrimcilik Güzel Şey Be Kardeşim" kitabını okudum. 1971'den 1980 darbesine kadarki günlerini anlatıyor Pekdemir. Sosyalist gençliğin mücadelesini, ideolojisini, hedeflerini, çıkmazlarını anlatıyor. Dev-Genç oluşumunu öğreniyorsunuz. Aydınların, gazetecilerin, öğrencilerin sokak ortasında katledildiği süreçten, Maraş ve Çorum'daki katliamlara kadar 12 Eylül Darbesine giden süreç bir Devrimci'nin anılarıyla anlatılıyor. Sanırım kitabı özetleyen söz Tuncel Kurtiz'den yapılan bir alıntı: "Biz dünyayı değiştirmek istedik, olmadı, başaramadık, dünyayı değiştiremedik fakat dünya da bizi değiştiremedi..."
Kitabı ilk nerede gördüm bilmiyorum. Ama ismi dikkatimi çekti. Uzunca bir süredir okunacaklar listemde duruyordu. Hatta bir ara listeden çıkarttım ama tekrar bir şekilde girdi. Biraz mizahi bir kitap bekliyordum. Adı dikkatimi cekti diye okuyacağım kitabın icerigine de almadan ilgi gostermemistim. Sırf ismi dikkatimi çekti diye okudum, belki birsey bulurum diye sonuna kadar geldim. Yazari ve fikirlerini bilmiyordum. Bu da bana ders oldu.
Sosyalizmi devrimciligi vs. sol fantazilerini, zaman mekan birbirine girmiş bir evrende anlatmış yazar. Yav kitabı okuyup seven kimse mi yok ki bir alıntı bile yapılmamış. Ben o kadar yabancıyken alıntılayacak birşey bulamamam çok normal demekki.
Neyse işte içinizde her konusmaya yaşasın sol diye bağıran bir ses varsa ilginizi çeker muhtemelen. Yoksa benim gibi takıntı yapıp okumak ciddi israf.
Sol görüşlü yazarımızın şiirsel üslupla yazdığı kitabı çok hızlı okuyabilirsiniz. yazar hayatının belirli bölümlerini ve görüşlerini yazdığı kitap etkileyicilikten uzak