Sokakta sesli gülmenin hele de kadınların gülmesinin günah kadar yasak olduğu bu ülkede ilk defa başımdaki eşarp işime yaramıştı; bahtsız gelinin bohçası gibi gözyaşlarımı ve sinir krizimi onun içine saklamıştım.
Yazarın aşkı için, evlenip İran'a gitmesi sonucu orada yönetim şekli olan 'şeriat' yüzünden yaşadığı zorlukları anlatan bir anı kitabı.
İlk Baskı yılı 2009. Ve bizi kitabın ilk sayfalarında şu soru karşılıyor "Türkiye İran olur mu?"
İlerleyen sayfalarda ise; "Ya Türkiye'de de dinciler iktidara gelirse ne
Aşkın ne olduğunu sonradan öğrenen bir türk kadının iranda yaşadıkları ve iran hakkındaki tecrübelerini anlatıyor kitap. Aşk uğruna özgürlüğünden vazgeçmek nasıl bir intihar sonradan öğrenmektedir. İran hakkında hiç bir bilgi sahibi olmayanlar için biraz zor geliyor önce kitap ama sonradan iran kültürünü yavaş yavaş gözünde canlandırıyor adetta okurken kitabı…
Humeyni dönemi, Şah’ın yıkılışı zamanlarında İran’da yaşamaya çalışmış, İranlı bir doktorun eşi olan Türk kızı Meltem’in o yıllarını konu alıyor, yazar başından geçenleri Türkiye’nin içinde bulunduğu dönemi görerek yazmaya karar veriyor, bence her kadın okumalı, hayatta ikinci sınıf olmamak için yapabileceğimiz şeyler var…