Mette Jakobsen, 1964'te Danimarka'nın Kopenhag'da doğdu, ancak şu anda Newtown, Sydney'de yaşamaktadır. Yaratıcı Yazarlık alanında doktora derecesi ve felsefede BA derecesine sahiptir. 2004 yılında NIDA'nın Oyun Yazarı Stüdyosu'ndan mezun oldu ve çeşitli oyunları ABC ulusal radyosunda yayınlandı. Vanishing Act ilk romanıdır.
Neyi ve kimi sevdiğimiz sadece kalbimizde gizlidir. Kelimelerde -en güzellerinde bile- değil; kalbimizde. Göğüsünü sıkıştıran, kemik kafesinden uçmak isteyen o kuştadır. Sahip olduğumuz tek şey budur, gerçek olan tek şey.
Filozoflar akılcı bir zihinle görürler, Minou; hayal gücüyle bir işleri yoktur. Hayal gücü bizi beklenmedik yerlere götürür; arzularımızın ve isteklerimizin peşinden gider; gerçeğin değil.
Yalnızca iki ev ve bir kilisenin olduğu, yürüyerek bir saatte çevresi dönülebilen bir ada. Rahip, aşk acısıyla adaya sığınan sihirbaz, savaşı bir kilerde geçiren, gerçeği bulmak için yalnız olmak isteyen baba, savaştan bir tavuskuşu ve boyalarıyla adaya gelen hayalperest bir ressam olan anne…
Ve tüm bunları bize anlatan, on iki yaşındaki Minou…
İlginç,çarpıcı, hüzünlü karakterler ve atmosfer…Yalın ve samimi bir dil. Sevdim. 8️⃣
“Babam bir adada yaşamayı kapalı bir kutuda yaşamaya benzetirdi. "Bir filozofa yakışan da budur" derdi. "Sürekli seçim yapmak zorunda kalırsan nasıl felsefe yapabilirsin ki?"
“Babam ilk söylediğim kelimenin "Hegel" olduğunu iddia ediyordu. Annemse hayatımda ilk defa büyük bir porsiyon haşlanmış elma yediğimi ve hıçkırık tuttuğunu söylüyordu.”
“Yastığın üzerine dağılan saçlarıyla, "Gündüz düşleri önemlidir, Minou" derdi. "Zihninin yolculuk etmesine izin vermek, köpeği tasmasından tutarmış gibi sıkı sıkı tutmamak önemlidir."
“Savaş bittiğinde beni bulma ları iki ay sürdü. Bacaklarımın üstünde duramadığım için beni taşımak zorunda kalmışlardı. En kötüsü de, dışarı çıkmayı isteyip istemediğimden emin değildim. Artık hiçbir yerde güvende hissetmiyordum kendimi. O kadar acı çektiğim yere geri dönmek istiyordum. Çok saçmaydı.”
Felsefe ile ilgili iseniz kesinlikle hoşunuza gidecektir.Ama felsefi alıntılar ve hikayeler hoşunuza gitmiyor ise kitabı bitirmeniz zor olabilir.Zaman zaman çok sıkıldım kitabı bırakmak istedim ama normalde de kitapları yarım bırakmaktan hoşlanmayan biri olarak okumaya devam ettim.İyiki de okumuşum.Kitabı okurken sürekli sorguluyorsunuz.Neden? Niçin? ve genelde sorguladığım kişi de anne figürü oluyor.Her iki tarafa empati kurmaya çalıştım,kitapla çatıştım :) Zaman zaman üzüldüm.Okunmaya değer bir kitap.