Bayıldım, bayıldım, bayıldım! Kitap o kadar güzeldi ki okumak için elime her aldığımda içim kıpır kıpır oldu. Elimden her bıraktığımda da aklım hep kitapta kaldı. O kadar sevdim her bir sayfasını.
Öncelikle kitabın bu kadar tempolu olmasından çok hoşlandım. Yaşanan sayısız olay, ortaya çıkanlar, meydana gelen kritik durumlar ve finaldeki son sahne derken kitabı soluksuz okudum. Hâlâ bazı bilinmezler olduğu için kitabın gizemli yönünden hiçbir şey kaybetmesinden de ayrıca memnun oldum. Aslında bu çok ilginç çünkü bu hafıza olayının uzamasından rahatsız olurum sanıyordum ama niyeyse hiç rahatsız olmadım.
Sonra karakterlere de bayıldım. Yan karakterin hepsini (tamam, hepsini değil, istisnalar haricindekileri) çok sevdim. Fakat benim için kitabın yıldızları Gaby ve Rafa'ydı. Ya, bir çift bu kadar mı güzel, bu kadar mı sevilesi olur! Hayran oldum, bayıldım ben bu ikiliye. Ve inanın abartmıyorum, baş başa oldukları her sahneyi 4-5 kez okudum. Ters de düşseler, durmadan tartışsalar da baş başa kaldıkları sahnelerde paylaştıkları ve konuştukları o kadar muhteşemdi ki kitabın devamında ne olacak diye merak etmeme rağmen dönüp tekrar tekrar bu sahneleri okumaktan kendimi alamadım. Aralarında geçmişin belirsizliği vardı ve normalde bu durum beni gererdi ama gram gerilmedim. Mya yüzünden biraz gerilir gibi oldum ama sonradan onu da atlattım. (Bu Mya beklediğim gibi biri çıkmayacak gibime geliyor ama göreceğiz.)
Şu kurguyu ve karakterleri okumaktan o kadar keyif aldım ki hâlâ mutluluktan yerimde duramıyorum. İnşallah seri kendini hiç bozmaz diyor ve ara vermeden üçüncü kitaba başlıyorum.